menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkiye illerinin üçte biri yüksek iklim riski altında

10 1
07.03.2024

Diğer

07 Mart 2024

Dr. G. Duygu Bütün

İklim değişikliği, insanların, içinde yaşadıkları yerleşimlerin ve ekosistemlerin zarar görebilirliğini orantısız şekilde tehdit etmesi ve mevcut riskleri artırması dolayısıyla, her ölçekteki yerleşimler için giderek daha önemli bir sorun haline geliyor.

Bu risklere hazır olabilmek için, her şeyden önce, hangi illerin daha büyük risk altında olduğunu ve mevcut planların bu riskleri ne ölçüde dikkate aldığını tespit etmek gerekiyor.

Bu doğrultuda, 2022 tarihli bir doktora tezinde, Türkiye'de 81 ilin iklim riskleri ve zarar görebilirlikleri değerlendirildi. Çalışmaya göre, Türkiye illerinin üçte birinden fazlası 'çok yüksek' veya 'yüksek' iklim riski altında.

En yüksek risk altında olduğu tespit edilen iller, kuzeyde Amasya ve Tokat; güneyde Mersin ve Kahramanmaraş; İç Anadolu'da Kayseri ve doğuda ise Muş ile Ağrı.

İklim risklerini ve zarar görebilirliği anlayabilmek için ortalama ve en yüksek sıcaklıklar, sıcak gün sayısı, tropikal gece sayısı, toplam yağış miktarındaki değişimler ve şiddetli yağışlı günlerin sayısı gibi çeşitli meteorolojik parametrelerin nasıl değiştiğini de anlamak gerekiyor.

Önceki çalışmaların bulgularıyla uyumlu şekilde, bu çalışma da sıcaklıkların Türkiye'nin neredeyse tamamında yükseldiğini ortaya koyuyor. 81 ilin 77'sinde, hem ortalama sıcaklıklar hem de en yüksek sıcaklıklar artıyor. Sıcak günlerin sayısı ise tam 79 ilde artışta.

Özellikle kıyı illeri olmak üzere 58 ilde, tropik gecelerde de artış gözleniyor. Bu izleğin önemli bir sebebi, Akdeniz kıyılarında kaydedilen tropik gecelerdeki artış. Bölge illerinden Mersin, hem ortalama ve en yüksek sıcaklıklar, hem de sıcaklıkların 30 dereceyi aştığı sıcak günler konusunda öne çıkıyor.

Yağışlar söz konusu olduğunda ise tüm ülkeyi etkileyen bir artıştan söz etmek mümkün değilse de, çoğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan 10 il için durum farklı. Yine çoğunluğu Karadeniz'de yer alan 17 ilde, şiddetli yağışların yaşandığı gün sayısında da artış var.

Çalışmanın sıcak hava dalgalarına dair incelemesi, Türkiye'nin özellikle iç kesimleri ile güneyindeki illerin yüksek risk altında olduğunu ortaya koyuyor. İstanbul, Ankara, Kayseri ve Gaziantep ise çok yüksek sıcak hava dalgası riskine sahip dört il olarak öne çıkıyor. Bu dört il, 21 milyonu aşan nüfus büyüklüğünün yanı sıra, iklim değişikliğine karşı özellikle “hassas” olan çocuk ve yaşlı nüfusunun, düşük gelir gruplarının ve geçici koruma statüsü altındaki nüfusun yoğunlaştığı alanlar olarak da öne çıkıyor.

Mersin, sıcak hava dalgalarının yaşanma tehlikesinin en yüksek olduğu il iken, Şırnak ve Şanlıurfa en zarar görebilir iller olarak öne çıkıyor. İstanbul ise sıcak hava dalgalarına maruziyetin en yüksek olduğu il.

Bu bağlamda 'maruziyet', iklime bağlı tehlikelerin gerçekleştiği alanlarda hem insan ve diğer canlıların hem de zarar görebilecek yapı ve altyapıların bulunması anlamına geliyor. Tehlikenin gerçekleştiği alanlarda bu sistemlerin fazla bulunması, sistemi daha maruz hale getiriyor.

Daha ziyade sosyo-ekonomik bir kavram olan 'zarar görebilirlik' ise sistemin olumsuz olarak etkilenme eğilimini ifade ediyor. Sistemin iklime bağlı tehlikelere karşı 'hassas' durumda olması ve 'uyum kapasitesinin' düşük olması, sistemi zarar görebilir hale getiriyor.

Hassasiyet, insanların, yerleşim yerlerinin, ekosistemlerin ve türlerin, iklim değişikliğinden ne ölçüde olumsuz etkilendiğini ifade ediyor. Bu çerçevede, sistemleri hassas hale getiren zayıf yönlere odaklanılıyor. Örneğin Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin ve Şırnak gibi illerin ''hassas'' olarak tarif edilmelerinin nedeni, yüksek yoksulluk seviyeleri, işsizlik, yüksek yaş bağımlılık oranı (15 yaş altı ve 65 yaş üstü grupların, toplam nüfus içindeki payı) ve artan yapılaşma.

Uyum kapasitesi ise iklim değişikliğinin sebep olabileceği potansiyel zararlara karşı uyum sağlama veya bu zararların sonuçları ile başa çıkma yeteneklerini ifade ediyor. Uyum kapasitesi düşük iller, çoğunlukla ülkenin doğusunda ve güneydoğusunda yer alıyor. Bu şehirlerde sivil katılımın, öğrenim düzeyi ile gelir düzeyinin ve sağlık hizmetlerine erişimin düşük olması, ayrıca kentsel yeşil alanların sınırlılığı öne çıkıyor. Hassasiyetin yüksek, uyum kapasitesinin ise düşük olması nedeniyle, Türkiye illerinin yüzde 28'i, sıcak hava dalgaları söz konusunda olduğunda yüksek veya çok yüksek zarar görebilirlik seviyesine sahip. Bu da, artan sıcak dalgalarının sebep olabileceği üretim kayıpları, altyapı zararları, su kalitesi ve ürün veriminde azalma gibi sorunların yanı sıra su talebinin, orman yangınlarının ve sıcakla ilişkili hastalıkların ve ölümlerin sayısında artış gibi sorunlarla da karşı karşıya kalınabilir.

Çalışmada incelenen bir diğer iklim riski ise kuraklık. İnceleme sonuçlarına göre, 81 ilin 30'u, yüksek veya çok yüksek kuraklık riski altında. Bu iller aynı zamanda tarımsal üretimin lokomotifi görevi görüyorlar. Bu illerde kırsal nüfus ekonomik olarak, kentsel nüfus ise gıdaya erişim anlamında tarımsal üretime bağımlı.

Kuraklık riskiyle karşı karşıya olan bu iller, aynı zamanda Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma........

© T24


Get it on Google Play