menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seçim gibi artık şarkıları da tatsız…

22 12
10.03.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

10 Mart 2024

1973 genel seçimleri Türkiye yakın tarihinde özel bir yere sahip olmuştu. Darbelerle, çatışmalarla, cepheleşmelerle geçen yıllara, görece özgürlük dönemi, memleketin dünyaya açılma süreci de eşlik etmiş, toplumsal soluklanma zamanları bütün ülkeyi etkilemişti. Bu gelgitli gelişmeler içinde cumhuriyeti kuran parti epeyce hırpalanmış, yıpratılmış ve iktidardan çok uzun zamandır uzak kalmıştı. Ancak bir şeylerin değiştiği de belliydi. Bülent Ecevit, İsmet İnönü gibi bir kült lideri devirmiş, mavi gömleğini giyip güvercinler uçurarak topluma "ak günler" vaat etmeye başlamıştı. Kargaşadan, çekişmelerden bunalmış kitleler bu genç lidere daha bir dikkatle bakmaya başlamışlardı. Kasaba ve köyler henüz uzak duruyorsa da kentlerde ilgi yoğundu. Ecevit, seçmende karşılığını bulan imajıyla miting meydanlarını hınca hınç doldurmaya başlamıştı.

Seçime günler kala sandığa yüksek moralle gitmek isteyen CHP, bir gelenek olduğu üzere İstanbul mitingi düzenlemişti. Taksim Meydanı olağanüstü bir kalabalıkla dalgalanıyordu. Kürsünün karşısındaki bir inşaattan bir anda Ecevit ve Atatürk portresi taşıyan devasa bir pankart sarkıtılıverdi, aynı anda sarı baretli onlarca işçi, kalabalığa el sallıyordu. Kitle, coşkuyla dalgalanıp işçileri alkışlamaya başladı. Heyecan doruktaydı ve Ecevit bekleniyordu. Ancak bir sürpriz daha vardı: Sahneye, beklenen lider çıkmadı; bir yıldır popülaritesi gittikçe artan, dillere persenk olan şarkısı ile gazete köşe yazılarına bile konu olmuş şarkıcı Şenay göründü kürsüde. Mikrofonu eline aldı ve şunları söyledi heyecandan titreyen sesiyle:

"Atatürk'ten sonra ilk kez sanat, kültür, eğitim ve öteki dallarımıza böyle eğilmiş yegane politikacı sayın Bülent Ecevit'e bütün kalbimle ve daha önemlisi bütün vicdanımla inanıyorum. Dilerseniz şimdi 'Hayat Bayram Olsa' adlı şarkımla ve bayram sevinci içinde ak günleri müjdeleyelim."

Meydanı saran hoparlörlerde bir anda patlayan müzik sadece Taksim Meydanı'nda değil, sadece İstanbul'da değil, bütün Türkiye'de aynı anda dinleniyordu sanki. Şarkının güftesi sıradan bir şarkı sözü olmaktan çıkmış, toplumu saran bir hayale, bir hedefe, umuda dönüşmüştü:

"Şu dünyadaki en mutlu kişi, mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi, sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en güçlü kişi, güçlükten gelendir
Şu dünyadaki en bilgin kişi, kendini bilendir

Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, uzansak sonsuza"

O güne tanık olanlar, meydanda, çiseleyen yağmurun altında, on binlerce kişinin el ele tutuşarak bu şarkıyı söylediğini, nicedir umudunu yitirmiş partililerin gözyaşlarıyla nakaratı haykırdıklarını söylerler. Şenay, elbette playback yöntemiyle söylemişti şarkısını, arkasında bir orkestra yoktu; alandaki bazı hoparlörler cızırdayıp müziği boğuyordu ama ne gam! Kitlelerin kalbi hep birlikte ve hızla çarpmaya başlamıştı bir kere!

Bu sürpriz öylesine........

© T24


Get it on Google Play