"Yollarımız ayrılsa bile" 50 yaşında
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
23 Haziran 2024
Hangi yıldı hatırlamıyorum; 1975 de olabilir, bir sonraki sene de… Hepimizi etkileyip içine çeken, sonraları defalarca izleyip satır aralarını (görüntü aralarını mı desem) çözümlemeye çalıştığımız filmin sonuna doğru birden şiddetli bir yaz yağmuru başlamıştı yazlık sinemada. Son sahnelerdeki o tokadın acısını yüzümüzde duya duya ve sırılsıklam halde sinemadan çıkmış, saçak altlarına sığınarak evlere dağılmıştık. O gece gök gürültüleri, çakan şimşekler sabaha dek sürmüştü; taş döşeli sokağımızdan oluk gibi sular akmıştı ve gecenin sabaha eklendiği saatlere dek, filmin bazı sahnelerini belleğimde evirip çevirmiştim. Yılmaz Güney, Kerim Afşar ve Melike Demirağ'ın başrolünü paylaştıkları Arkadaş filminden söz ediyorum. Filmin o güzelim fon müziği, sonra aynı adla şarkıya dönüştürülmüştü ve Melike Demirağ söylüyordu. Film bizim küçük kasabamıza gelene dek şarkı da ünlenmiş, parklarda cızırtılı hoparlörden yayılır olmuştu. O akşam filmden önce de Yazlık Marmara Sineması'nın pikabından da filme hazırlık gibi defalarca çalındığını anımsıyorum.
2024, Arkadaş'ın 50. yılı. 1974'te çekilip vizyona giren film, sinemamızda farklı bir kanal açan Karanlıkta Uyananlar'la, Seyyit Han ve Umut'la birlikte bir kuşağı derinden etkiledi. Eleştirilebilecek sinematogrofik ve kurgusal yanlarına rağmen katman katman açılımıyla dönemin net bir aynası olabildi. Sadece bu nedenle bile birden çok kuşağı etkilemiş, siyasal düşüncelerinin duygusal bağlamını karanlık salonların ışıklı perdelerinde yansıtabilmiştir. Birçok kült sahnesi yıllar boyu zihnimizde yaşayıp durdu. Göndermelerle dolu sahnelerinin art arda gelmesi filmin etkileyiciliğini arttıran bir özellikti sanırım.
Çiçek Pasajı'nda "İstanbul bozuldu, her şey bozuldu" diyen meyhanecinin ardından Âzem‘le (Yılmaz Güney) gençlik arkadaşı Cemil (Müşfik Kenter) kadeh kaldırırlar. Artık zengin bir müteahhit olan Cemil "eski güzel günler için" der, Âzem "hayır" diye itiraz eder, "yarınlar için, yarının güzel günleri için." Filmin daha başında, ergen duygularımızı ayaklandıran "yarın" vurgusu, mutluluk kavramını toplumsallaştırmanın eşiğindeki bizler için nasıl da önemliydi. Yılmaz Güney sanki bunu bilirmiş gibi "Mutlu musun?" diye soruyordu arkadaşına. Evet yanıtını alınca "Yalan söylüyorsun" diyordu, "sen mutlu değilsin, kendi kendine mutluluğu oyna ama bana yutturmaya çalışma."
Yılmaz Güney, Yedinci Sanat adlı dergide Nezih Coş ve Engin Ayça'ya verdiği röportajda, film için "hayatın akışı içinde insanlar neyi yapıyorlarsa onları kendi doğallığı içinde yansıtmaya, bu kalıplardan kurtarmaya çalıştık" diyordu. Aynı derginin bir başka sayısında "Halkımız büyük bir değişim içersindedir. Çeşitli çalkantıları hâlâ yaşamaktadır. Bu arada........
© T24
visit website