Halit Ziya, roman, dizi, yeniden "Aşk-ı Memnu" ve "edebiyatta ahlak" meselesi
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
07 Temmuz 2024
Bugünlerde, "Aşk-ı Memnu" dizisi Kanal D ekranlarında yeniden yayınlanmaya başladı. On beş yıllık aradan sonra dizinin tekrar yayınlanması, yaz mevsiminde "ekran doldurma" projesi olabileceği gibi geçen zamanın, diziye duyulan özlemi duyurmuş olması da olabilir. Dizi ve dolayısıyla da adını aldığı roman eksenindeki ahlak tartışmalarını bugünlerde gördüğüm bir gazeteci paylaşımıyla birleştirince konuya değineyim istedim, o kadar.
Halit Ziya Uşaklıgil'in 1900'de kitap olarak basılan romanı Aşk-ı Memnu, ilk kez TRT 1 ekranlarında (19 Nisan 1975-24 Mayıs 1975) altı bölümlük dizi olarak yayınlanmıştı. Kadroda kimler yoktu ki… Salih Güney (Behlül), Müjde Ar (Bihter), Şükran Güngör (Adnan Bey) Çolpan İlhan (Matmazel de Courton), Itır Esen (Nihal), Neriman Köksal (Firdevs Hanım)… Veda etti oyunculardan bazıları, onları saygıyla anıyoruz. Aynı Aşk-ı Memnu romanı, Kanal D ekranlarında (4 Eylül 2008-24 Haziran 2010) yetmiş dokuz bölümlük dizi olarak yayınlanmıştı. Şimdilerde her biri alanlarının tanınmış isimleri oyunculardan kadroda kimler yoktu ki… Kıvanç Tatlıtuğ (Behlül), Beren Saat (Bihter), Selçuk Yöntem (Adnan Bey), Hazal Kaya (Nihal), Zerrin Tekindor (Matmazel de Courton), Nebahat Çehre (Firdevs Hanım)… Dizi 2024'te tekrar yayınlanırken bazı oyuncular gençliklerine bazıları da belki acemiliklerine bakıyorlardır, uzun ömürler kendilerine… Ekranlarda benzer pek çok dizi yayınlanıyor elbette ancak romanlardan uyarlananlar, hiç olmazsa bir süreliğine adını aldıkları romanı çok satılanlar arasına ekliyor, belki biraz da yazarı anımsatmış oluyordur. Aşk-ı Memnu, yüz yirmi beş yıllık roman lakin romanda anlatılan mevzu bugün de gündemin başat meselesidir.
Yazıya adanmış bir ömür Halit Ziya ve onun bir romanı çevresinde dolaşacağım yazımı, vaktiyle sanal ortamda yayımlanmış "Mai ve Siyah Yazmamış Bir Halit Ziya Düşünebilmek…" (Aksi Sanat, 27 Mart 2021) başlıklı yazımın ilk cümleleriyle açayım: "Edebiyatımızda roman türünün gelişim sürecinde ‘ustalık' belgesini edinenlerin ilki olarak bilinen Halit Ziya Uşaklıgil (d.1867), yazı yaşamını roman türüyle sınırlı tutmayıp edebiyatın hemen bütün alanlarına yaymış bir isimdir. Henüz yirmili yaşlarına varmamış yıllarında başlayan öykü, roman, mensur şiir, tiyatro, deneme, gezi, çeviri, mektup, vb. yazılarıyla adını duyuran ve sonrasında dönemini aydınlatacak anılarıyla belleklere yerleşmiş Halit Ziya, roman yolunda izini süren Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyişiyle 'yaratılıştan romancı' olan bir yazardır. Mai ve Siyah romanının otuz yaşındaki yazarı, tartışmasız ‘usta' bir romancıdır ancak bu gerçeğin edebiyat kamuoyunca onaylanması, 27 Mart 1945'te ölen Halit Ziya için bir veda yazan Tanpınar'ın, 'Bizde asıl romancılık Hâlid Ziya ile başlar.' ve 'Hâlid Ziya, Türk romanının başındadır.' (Ülkü, 1 Nisan 1945) yargılarıyla gerçekleşmiştir denilebilir."
Hakkındaki en yetkin cümleyi Tanpınar'ın kurduğu Halit Ziya, belleklere Aşk-ı Memnu yazarı olarak yerleşmiştir lakin üstadın yalnızca bir romanıyla bilinmesi doğru değildir elbette. Yasak aşkın romanı Aşk-ı Memnu ile anılmak, romanın konusu gereği daha çok okur kitlesine ulaşması ve iki ayrı televizyon kanalında dizi olarak yayınlanması nedeniyledir. Aşk-ı Memnu, yazarının da öncülerinden olduğu edebiyat topluluğunun yayın organı "Servet-i Fünun" dergisinde tefrika (9 Şubat 1899-17 Mayıs 1900) edilmiş, ardından kitap olarak yayımlanmıştır. Sonrasında Kırık Hayatlar romanının tefrikası (23 Mayıs 1901-27 Şubat 1902) yarım kalmış aynı dergide, yazarını edebiyat kamuoyuna üstat olarak onaylatan Mai ve Siyah romanı daha önce tefrika (4 Haziran 1896-8 Nisan 1897) edilmişti.
Üç romanın tefrikasından söz ederek "Servet-i Fünun" adını özellikle verdim. İlgili ve bilgililerinin hoşgörüsüne sığınarak belirteyim Servet-i Fünun, edebiyatımızda 1896-1901 yılları arasında etkili olmuş, diğer bir adı Edebiyat-ı Cedide (Yeni edebiyat) olan modern edebiyat topluluğun adıdır. Ahmet İhsan Tokgöz'ün sahibi olduğu, gazete biçimiyle de yayımlanmış "Servet-i Fünun" (Fenlerin Serveti) dergisi, zamanın edebiyat dünyasının hatırı sayılır ismi Recaizade Mahmut Ekrem'in çabalarıyla yeni edebiyat yanlısı gençlere verimli bir yazı ortamı olmuştur. 1896'da, yine Recaizade'nin himmetiyle Tevfik Fikret'in derginin sorumluluğunu üstlenmesiyle "edebi topluluk" da kurulmuş olur. Çalışmalarını İzmir'de sürdüren ve oradayken birkaç romanı yayımlanmış Halit Ziya'nın da İstanbul'a gelip dergi ortamına girmesiyle güçlenen toplukta; romancı Mehmet Rauf, şair Cenap Şahabettin, gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın ve eleştirmen Ahmet Şuayb, önemli simlerdir.
Halit Ziya'nın, Aşk-ı Memnu romancısı olmaktan çok daha başka bir şey oluşu gibi Servet-i Fünun da yalnızca bir "dergi" ya da "edebi topluluk" değildir. Hasan Asaf adlı gencin "Burhan-ı Kudret" (7 Kasım 1895) şiirindeki "abes-muktebes" sözcükleriyle başlayan eski edebiyat-yeni edebiyat tartışması giderek edebiyat ekseninden çıkıp başka boyutlara evrilir, toplumsal-politik bir kutuplaşmaya........
© T24
visit website