Yalan, gürültü, dezenformasyon.. Gerçek iletişimci ne yapmalı?
Diğer
Konuk Yazar
24 Nisan 2024
Tozla duman, sapla saman birbirine karışmış durumda. Doğruyla yalanı ayırt etmekte zorluk çekiyoruz. Bu belirsizlik, zamanımızın en büyük sorunlarından birisi ve hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü hepimiz biraz iletişimciyiz!
Ama bu yazıda ben daha çok profesyonel ya da yarı-profesyonel iletişimcilerden söz ediyorum. Yani hayatını kısmen de olsa “içerik” üretip bunu iletişim araçlarıyla başkalarıyla paylaşarak kazananları… Gazeteci, yazar, reklamcı, halkla ilişkilerci, siyasal iletişim danışmanı, araştırmacı, sosyal medya editörü, vb…
Toplumu doğru olarak bilgilendirmek görevini üstlenmiş olanlar…
“Doğru” sözcüğünün altını çiziyorum.
Bir de bunun tam tersini yapmayı meslek edinmiş olanlar var. İletişim işindeler, ama amaçları suyu bulandırmak, kafaları karıştırmak, olguları eğip bükmek, doğruların değerini düşürmek. Yani iletişimi, asıl amacının tam tersi amaçlarla kullanmak.
Ben bunlara anti-iletişimci diyorum. Ülke medyası her gün iki cephe arasındaki muharebelerle sarsılıyor! Ne yazık ki, anti-iletişimcilerin sayısı son çeyrek yüzyılda çok arttı. Bunların arkaları daha kuvvetli, patronları daha zengin, vitrinleri daha ışıklı.
Etik değerler umurlarında değil. Gece gündüz ekranlarda, sayfalarda, salonlarda ekmeğini, –daha doğrusu ıstakozunu-yedikleri mesleği harcıyor, değersizleştiriyorlar.
Değerli okurlarım, bundan tam 50 yıl önce Amerika’nın Indiana Üniversitesi’nde Kitle İletişimi doktorasını tamamladım. O gün bugün, hem akademik, hem de pratik olarak iletişim dünyasının içindeyim. Mesleği hep, her düzeyde, “doğru”ların söylenmesinin bir aracı olarak gördüm. Hep anti-iletişim güçlerine karşı koymaya çalıştım.
50 yıl sonra değerlendirme yapınca karşıma çıkan büyük resim maalesef kaybedenler safında yer aldığımı ortaya koyuyor. Bizler, yani iletişimi doğruları yaymanın bir yolu olduğuna inananlar iyice gerilemiş, artçı savaşları vermekteyiz.
Bu konudaki görüşlerimi merak edenlere haluksahin.net adresindeki Açık Mektup’u okumalarını öneririm. Orada “Peki ne yapacağız?” diye soruyorum.
O uzun denemenin sonunda yer alan şu öneriyi paylaşmak istiyorum:
“Bilim, felsefeden çıkmıştı… Şimdi asıl büyük soruları sormak ve asıl büyük amaçları hatırlamak anlamında, yeniden felsefeye dönmek gerekiyor. Bu, zaten kendiliğinden oluyor.........
© T24
visit website