Basın Bayramı ve Dijital Tufan, yeni sansürcüler
Diğer
Konuk Yazar
23 Temmuz 2024
Pek güzel. Gerçekten özgür basın demokrasinin ışığıdır. Ya da Washington Post Gazetesi'nin sloganında dediği gibi, "demokrasi karanlıkta ölür!"
Ancak, bizim Valilik bildirilerinde çoğu kez söylenmeyen şu: Bu hikâyede kötü adam devlettir. 116 yıl önce 24 Temmuz'da gazetelere sokulmayanlar devletin sansür memurlarıydı. Elektrik düğmelerini çevirip insanları karanlıkta bırakan da odur.
En azından Dijital Tufan'a kadar öyleydi. Devletin yönetim biçimi, daha çok, yönetimin basına karşı takındığı tutuma göre belirleniyordu. Bir ülkenin diktatörlük olup olmadığının en başta gelen göstergelerinden birisi basının durumu ve hapishanelerde bulunan gazetecilerin sayısıydı. Çünkü basın ve ifade özgürlüğü konusunda baş aktör devletin kendisiydi; yasaları yapıp uygulayan, sansürü koyup kaldıran oydu.
Basın özgürlüğü için mücadele etmek demek devlete karşı mücadele etmek anlamına geliyordu.
Yalnızca bizde değil, tüm dünyada öyleydi. Eski paradigma, öyle gerektiriyordu.
Dijital Tufan adlı yeni kitabımda da savunduğum üzere eski paradigma internetten bu yana sular altında kaldı. Basın ve ifade özgürlüğü yeni paradigmada da sorunlu, ama baş aktör artık devlet değil. Başta ABD, dünyanın pek çok yerinde olanları, sansürü, cehaleti artık eski paradigma ile açıklayamazsınız.
Paradigmalar, merkez bir fikir etrafında konuşlanmış düşünceler ve varsayımlardan oluşur. Eğer merkez fikir çökerse paradigma da çöker. Batlamyus'un evren paradigmasının merkezinde........
© T24
visit website