Erdoğan olmadan sanki hiçbir şey yürümüyor?
Diğer
16 Mayıs 2025
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski
Başlığı Almanya’nın en ciddi gazetelerin Südeutsche Zeitung’da dün çıkan bir yorumdan aldım. Almanların Türkiye’yi ve Erdoğan’ı çok iyi tanıdıklarını ve çok yakından takip ettiklerini bilmem anlatmama gerek var mı? Yazıda Erdoğan’ın içerideki tüm otoriterliğine ve antidemokratik politikalarına bakmaksızın dışarıda öneminin arttığına, Erdoğan’ın şu sıralar Suriye ve Ukrayna başta olmak üzere, önemli gelişlerin odağında yer aldığına vurgu yapılıyor ve bu fırsatı Trump sayesinde elde ettiği öne sürülüyor.
Başlıktaki gramer hatasını ise okuyucunun affına sığınarak Yunancaya gönderme olsun diye bilinçli yaptım. Yunanca gramerde -bildiğim kadarıyla- soru takısı kullanılmaz. Yunancada düz cümle, soru vurgusu ile okunduğunda soru cümlesi haline getirilir. O yüzden Rum vatandaşlarımız “sen gidiyorsun?” şeklinde sevimli sorular sorarlar. Rum vatandaşlarımız azaldıkça bu kültürel renklerimiz soluyor maalesef.
Ama amacım burada Yunanca üzerine haddim olmadan bilgiçlik taslamak değil. Bunu Erdoğan’ın artan öneminin en ziyade Yunanistan’da ve üstelik endişe ile takip edildiğini vurgulamak maksadıyla yaptım. Yunanlı dostlarımız, Erdoğan’ın kişiliğinde Türkiye’nin Avrupa güvenlik mimarisinde artan öneminden, Ukrayna krizine arabuluculuk çabalarının ve Suriye’nin geleceği hakkındaki girişimlerin odağında yer almasından, kendi açılarından hiç memnun değiller. Yunanlılar Avrupa’da ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yalnızlaştığını düşünürlerken, birden sahne ışıklarının üzerine çevrilmiş olmasından hiç mi hiç hoşlanmıyorlar.
Ama Türkiye’nin artan önemini, ne Erdoğan’ın dünya liderliğiyle, ne de Esad’ın ve PKK’nın işininin bitirildiği ucuz hamasiyetiyle açıklamak mümkün değil. Türkiye’nin önemi iki nedenden dolayı artıyor: Dünya değişiyor, çok kutuplu dünyada Türkiye gibi bölgesel oyunculara daha fazla rol düşüyor.
İkincisi neden ise Trump etkisi. Trump geleneksel ABD dış politikasından bu denli ayrılmasaydı, ABD kurumlarını bir kenara iterek kendi bildiğince “iş bitirici” kuvvetli adamlarla çalışma alışkanlığı içinde olmasaydı, Türkiye’nin üzerine bu denli nur yağmazdı. Biden zamanında Türkiye’nin niye örselendiği, sonrasında öneminin niye arttığının açıklaması burada yatıyor.
Ama el hak, Erdoğan’ın da bu sonuçta kişisel katkısı olduğu yadsınamaz. Erdoğan hem Ukrayna krizinde, hem de Suriye’de önemli riskler aldı. Şimdi bunun meyvlerini topluyor gözüküyor. Ama bu saptamamız anlık bir fotoğraf. Her olguda olduğu bu gibi kriz alanları ve onların ötesinde Türkiye’nin bir şekilde methaldar olduğu tüm süreçler, diyalektiğin kurallarına tabi. Bugün Türkiye’nin lehine gelişmiş gibi gözüken süreçler, yarın aleyhine dönebilir.
Şunu unutmamak lazım, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyaya hakim olan güçler uzun yüz yıllar boyunca hem Karadeniz’in kuzeyinde hem Balkanlar’da hem Doğu Akdeniz’de hem Ortadoğu’da hem de Kuzey Afrika’da etkili oldular. Osmanlı İstanbul’a girmeden önce orada Doğu Roma ve Bizans vardı. Gerçi bugünkü İstanbul’dan o günkü dünyayı yönetenler kendilerini hiçbir zaman Doğu Roma veya Bizans olarak........
© T24
