menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Altındağ'dan Kayseri'ye: Göz yumulanlar, bedel ödeyenler ve linç

59 25
11.07.2024

Diğer

11 Temmuz 2024

Türkiye'de günler başka coğrafyalara oranla daha hızlı geçer.

Başınızı bir anlığına çevirip, yeniden aynı yöne baktığınızda bile gelip geçen onlarca olayı ıskaladığınızı fark edersiniz.

Kimi savunacağınızı, kimi korumak zorunda olacağınızı şaşırdığınız, yasaların eşit ve adil işletilmediği, anayasanın herkesi aynı şekilde kapsamadığı bir gariplikler ülkesi.

Misal, bir başka ülkede eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesiyle ilgili süreci aydınlatan gazeteciler özenle korunur ancak bizde gazetecileri ölümle tehdit eden, kişisel bilgilerini yayan, adım adım izleyen insanlar "vatansever" sayılıyor. Savcılıklar, bu kişiler hakkında tek bir adım atmıyor ancak sosyal medyayı adım adım izleyerek soruşturacak insan tarıyor.

Ya da mahkemede insanları nasıl vurduğunu övünerek anlatan bir tetikçinin 2-3 yılda cezaevinden çıkmış ve yeni bir cinayeti azmettirmiş olması bile olağan kabul edilebiliyor.

Türkiye klasiği…

Kayseri'de 30 Haziran akşamı yaşanan, Suriyelilerin yaşadığı mahallelere yönelik saldırıları "duyarlılık" olarak gösteren, Atatürk'ten sözde ifadelerle bu linç eylemlerini normalleştirmeye çalışan büyük bir kalabalık var.

İçişleri Bakanı, o akşam yaşananlara yönelik yaptığı açıklamada, sosyal medya platformu X üzerinden yaklaşık 79 bin hesaptan, 343 bin paylaşım yapıldığını, paylaşım yapılan hesapların yüzde 37'sinin BOT; paylaşımların yüzde 68'nin ise provokatif amaçlı ve negatif olduğunu söyledi. 63 hesap ile ilgili soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Geride bıraktığımız gün, bu olayları kışkırtan hesapların aynı anda FETÖ ve PKK bağlantılarının saptandığına yönelik, güvenlik kaynaklarına dayandırılan haberler yapıldı.

Bildik ve beylik laflar.

Olayların yaşandığı akşam bir de eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun propagandasını yapan hesaplar da vardı. "Soylu olsa bunlar yaşanmazdı" paylaşımlarının sayısı yüksekti.

Elbette böyle değil. Soylu döneminde onlarca benzer olay yaşandı. Bunlardan en büyüklerinden biri de Ankara Altındağ'da yaşandı.

Polisin, kalabalığı izlemekle yetindiği, 2021'de yaşanan bu olayları anlamadan Kayseri'de başlayan, farklı kentlere de yayılan olayları anlamak da güç.

Altındağ'dan Kayseri'ye uzanan gelişmeler derinlemesine yorumlanabilirse, belki yaşananlara tepki gösterenler açısından da doğru adresin neresi olduğu daha net anlaşılabilir. Elbette bunları linç meraklısı kalabalığın anlaması mümkün değil. Onlar ayrıca araştırılması gereken gruplar.

Önce Altındağ'a dönüp, o dönemdeki bilgileri anımsayalım.

Suriye savaşının henüz ilk yıllarında bölgeye ilişkin haberlerde o zamanlar çok da ciddiye alınmayan bir örgütün adı geçmeye başladı. Oysa Ürdün'de otelleri bombalamış, parçalanan Irak'ı birbirine katmış bir örgüttü ve yeni hedefi o güne kadar El Nusra adlı örgütü desteklediği Suriye'de egemenlik kurmaktı. Artık dünyanın dört bir tarafında farklı savaşlara katılmış cihatçılar, akın akın Suriye'ye gidiyordu. Kullandıkları ana güzergâh ise Türkiye'nin güney sınırıydı. En rahat geçiş buradan mümkündü.

"Savaşmadan kaçıyorlar" denilen Suriyeliler, Suriye ordusunun, ifadenin tam anlamıyla "dış güçlerin desteklediği" radikal İslamcı örgütlere yenilerek ülkenin kuzeyinden çekilmesiyle zalimlikle baş başa kaldılar. İnsanların bir bölümü savaştı, bir bölümü esir düştü, bir bölümü köleleştirildi.

Hayatları boyunca biriktirdikleri ne varsa bir gecede kaybettiler. Kadınlar esir alınıp köle pazarlarında satıldı, erkekler, ailelerinin gözü önünde kurşuna dizildi. Ve kaçtılar.

IŞİD büyüdü, Rakka'yı başkent ilan etti. Petrolünü dünyanın gözü önünde, devletlerin açtığı arka kapıları kullanarak sattı, zenginleşti. Daha silahlı, daha kalabalık, daha güçlüydü.

O zamanlar Ankara Altındağ'da, orada yaşayanlar dışında kimsenin girmediği mahallelerinde IŞİD'in Türkiye hücresi hızla örgütlendi. Mahallede işsiz sayısı çok fazlaydı. Türklerin katılımını örgüt çok önemsiyordu. Mahalledeki bazı gençler, para için, 4-5 aylığına savaşmaya gidip, geri dönmeye başladı. İyi para kazanıyorlardı.

2014'te, Ankara Altındağ'da yaşayan 6 çocuk,........

© T24


Get it on Google Play