Prof. Dr. Yaman Akdeniz: Erişim engellemelerin büyük bir kısmı siyasi nitelikli
Diğer
20 Şubat 2024
Ülkemizde, 2007'den bu yana en çok tartışılan konulardan birisi "İnternet erişim engellemeleri." Güya (çocuk pornosu gibi) haklı nedenlerle çıkarılan "5651 sayılı kanun" ilk çıkışından itibaren, 18 kere yapılan düzeltmeler ve eklemelerle birlikte, adeta "yolsuzluk" vesaire türü haberleri örtme ve ifade özgürlüğünü engelleme, yani sansür aracı haline geldi.
Anayasa Mahkemesi (AYM) bu ayın başında, 5651 kapsamında 2014’den bu yana, yani son 10 yıldır, gelen hukuki süreçlere ait toplam 503 başvuruyu değerlendirdi ve “ifade özgürlüğü ihlali” kararı verdi. Bu sadece Türkiye açısından değil, "dünya hukuk tarihi" ve "internet tarihi" açısından da önemli.
Bu 503 başvurunun da 353 tanesi Yaman Akdeniz’in de içinde bulunduğu İfade Özgürlüğü Derneği hukuk ekibi tarafından 2014-2023 yılları arasında yapıldı. Bu erişim engellemeleri ya da diğer ifade ile internet üzerindeki sansürü, İfade Özgürlüğü Derneği'nden (İFÖD) Prof. Dr. Akdeniz, en az 20 yıldır izliyor. Bu nedenle de, olayın tüm süreçlerini yakından biliyor, takip ediyor, hukuki süreçlere katılıyor ve raporluyor.
Konu, ülkemizdeki gelişmeler açısından önemli olduğu için Akdeniz’e bütün bu detayları sorduk. Kendisi Anayasa Mahkemesi'nin toplu ihlal kararı vermiş olmasını "yerinde" diye değerlendirmekle birlikte hala karardan tam olarak memnun değil. Bu röportajın en sonunda, 5651 sayılı kanuna gelen değişiklikleri tablo olarak görebilirsiniz. İşte Akdeniz'in verdiği cevaplar...
- Anayasa Mahkemesinin, 503 başvuru için yeni verdiği toplu ihlal kararının, önce genel bir çerçevesini çizelim isterseniz; Anayasa Mahkemesi kararının tarihçesi nedir ve süreç nasıl gelişti?
Prof. Dr. Yaman Akdeniz: Anayasa Mahkemesi gecikmeli de olsa bu kararı verdi. Kararın tarihçesi ise Şubat 2014’e kadar uzanıyor. 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarının hemen sonrasında 5651 Sayılı Yasa'da Şubat 2014 içinde acilen değişiklik yapılmış ve “kişilik hakları ihlali” ile ilgili 9. maddeye erişimin engellenmesi yaptırımı eklenmişti.
Daha sonra bu maddenin kapsamı Temmuz 2020 içinde genişletilerek “içeriğin yayından çıkartılması” yaptırımı da eklenmişti. 2014 sonrasına baktığımızda ve EngelliWeb yıllık raporlarımızdan da görüleceği üzere Türkiye genelinde sulh ceza hakimlikleri tarafından her yıl binlerce karar alınıyor ve binlerce haber ve içeriğin erişime engellenmesine ve yayından çıkartılmasına karar veriliyor. EngelliWeb duyurularımızdan da görüleceği üzere yaptırım uygulanan haber ve içeriklerin büyük bir kısmı siyasi nitelikli ve hükümet yetkilileri ve hükümete yakın kişi, kurum ve şirketler tarafından bu kararların talep edilmesi uzun yıllardır fazlasıyla dikkat çekiyor.
Anayasa Mahkemesi ise bu konu hakkındaki ilk ihlal kararını 2015’te vermekle birlikte, Ekim 2017 içinde Ali Kıdık kararıyla birlikte ilkesel bir karara imza attı ve sulh ceza hakimliklerine talepleri ne şekilde değerlendirecekleri konusunda yol gösterici bir karar verdi. Fakat yine EngelliWeb yıllık raporlarımızdan görüleceği üzere sulh ceza hakimlikleri büyük çoğunlukla Anayasa Mahkemesi'nin ilkesel yaklaşımını göz ardı etti. Bu ilkelerin arka arkaya verdiği yaklaşık otuz ihlal kararında sadece Anayasa Mahkemesi tarafından uygulandığını da söylemek yanlış olmaz.
Aynı Anayasa Mahkemesi, bu durumun farkında olmasına rağmen Ekim 2021’e kadar bekledi, ve özellikle İfade Özgürlüğü Derneği bünyesinde yapmış olduğumuz yüzlerce başvurunun da baskısıyla keskin kalem ve diğerleri kararında pilot karar uygulamasına gitti ve bu karar Ocak 2022 başında Resmi Gazete’de yayımlandı. Birleştirilmiş 9 başvurudan 5 tanesi de bizim hazırlayıp, sunduğumuz başvurular. Bu kararın alınmasında da İfade Özgürlüğü Derneği hukuk ekibinin katkılarının karara yansıdığı açıkça görülmektedir.
Anayasa Mahkemesi, yapısal sorunlar tespit ettiği ve dolayısıyla iptal edilmesi gereken 9. maddeyi, gereği için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderdi. Pilot kararını uygulamayı da bir yıl erteledi. Sorunlar da zaten bu aşamada başladı. Anayasa Mahkemesi bir yıl boyunca benzer başvuruları karara bağlamayacağını bildirirken, 9. madde sulh ceza hakimlikleri tarafından aynen ve sanki Anayasa Mahkemesi kararı hiç yokmuş gibi uygulanmaya devam edildi.
Bu süreçte, Anayasa Mahkemesi durmaya devam etti. Ekim 2022 içinde Meclis’te dezenformasyon suçu Türk Ceza Kanunu’na eklenirken, 5651 Sayılı Yasa'da da bazı değişiklikler yapıldı. Fakat kanun koyucular 9. madde kapsamında herhangi bir değişiklik yapmadı. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi beklemeye devam etti ve pilot kararını Meclis'e verdiği bir yıllık süre, Ocak 2023, içinde dolmasına rağmen artı bir yıl daha bekledi.
Bu süreçte, yine çok gecikmeli olarak, 9. madde ile ilgili norm, denetim sürecini tamamladı ve Ocak 2024 başında en sonunda 9. maddeyi iptal etti. İptal etmekle birlikte, yaklaşık 9 ay daha kararının icrasını erteledi. Dolayısıyla 9. madde ancak 10.10.2024 tarihinde iptal edilmiş olacak ve o tarihe kadar da uygulanmasına devam edilecek. Tüm bunlardan sonra, Anayasa Mahkemesi'nin 503 başvuruda ihlal kararı verdiği mega kararının geldiğini söylemek süreçle ilgili sıkıntıları açıklar diye düşünüyorum.
- Hemen öncesinde AYM’nin 9. madde iptalinde bahsettiğiniz 1 yıllık süre zarfında, mahkemeler hala erişim engelleme kararı alırken, haber kanalları ya da operatörler açısından bu kararın uygulanması mecburi midir?
Akdeniz: Evet, iptal edilen hüküm ancak 10.10.2024 tarihinde yürürlüğe girecek. İptal kararından sonra da sanki 9. madde iptal edilmemiş gibi ve sanki bu karardan haberleri yokmuş gibi sulh ceza hakimlikleri karar vermeye devam ediyor.
Dolayısıyla, yaklaşan Mart 2024 Yerel Seçimleri öncesinde de bu kararları sıklıkla görmeye devam edeceğiz. Kararlar ise madde metninin iptali gerçekleşene kadar haber siteleri ve içerik sağlayıcıları bakımından bağlayıcı olmaya devam edecektir.
Kararların uygulanmadığı durumlarda idari veya adli para cezaları söz konusu olabilir ve hatta cezai anlamda soruşturmalar da açılabilir. Benim tavsiyem bu kararlara itiraz edilmesi ve reddedilen itirazların da tekrardan Anayasa Mahkemesi'ne taşınmasıdır.
Anayasa Mahkemesi, önünde bekleyen tüm başvuruları eritene kadar, benzer toplu kararları vermeye devam edecektir. Sadece, bu kararları vermek için ne kadar bekleyeceğini bilemeyiz.
- İçerikleri engellenen sitelerin bu engelleme kararlarını alan hakimler aleyhine "Görevi Kötüye Kullanma" ve bu kararı aldıran kişiler hakkında tazminat davası açma hakkı var mıdır?
Akdeniz: Buradan "Görevi Kötüye Kullanma" suçu veya durumu çıkmıyor. Kademe ve kariyer engellemelerine bir etkisi olması lazım ama öyle bir sistem de yok. AYM'nin ihlal vermesiyle konu kapanmış oluyor.
- AYM konusunun haricinde ama yine de erişim engelleme olduğu için soracağım. Bu ara sahte erişim engellemeler görülüyor. Bunlarla ilgili süreç nedir?
Akdeniz : Sahte erişim engelleme kararlarıyla ilgili ilk duyuruyu ben yapmıştım ve hem benim bu konuda attığım tweetler, hem de tweetlerimle ilgili haberler de erişime engellenmişti.
Anayasa Mahkemesi'nin 503’lük kararına konu ve ihlal kararı verilen başvurular arasında bu başvurular da var. Bu kararlar ilk defa Diken ve Gazete Duvar’a gönderilmiştir. Fark eder etmez de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk.
Nedense Başsavcılık hiç ilgilenmedi bu konuyla. Yaptığımız itiraz ve hatta Anayasa Mahkemesi'ne yaptığımız başvurudan da sonuç alamadığımız için konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de taşıdık. Hala da ara ara bu sahte kararların devam ettiği duyumlarını alıyorum. Dolayısıyla, aklınıza gelmeyecek her şeyi soruşturan savcılıklar, bu kadar önemli bir konuyu soruşturmadı.
- Haberi sahte kararla engelletilmeye çalışılan gazeteci ya da site, bu sahte erişim engelleme yollayan kişiler aleyhine dava açabilir mi? Ne davası açabilir, ne kadar tazminat talep edebilir?
Akdeniz : Hangi kişiler? Savcılık........
© T24
visit website