Medyada mahkeme
Diğer
Konuk Yazar
04 Aralık 2023
Medya haber verir, yorum yapar, toplumda tartışmalar açılmasını sağlar. Toplumun bekçisidir, gözü kulağıdır. Duyar, araştırır, yorumlar, haberleştirir, eleştirir, topluma yayar, haberi takip eder.
Kısaca; herkesin bilgi edinmesini ve görüş edinme hakkını sağlar.
Kısaca; temel insan hak ve özgürlüklerini gözetir, korur ve geliştirir.
Kısaca, toplumsal olayların denetimini sağladığı gibi yargılayıcı fonksiyonu ve eleştirileriyle çok sert, hatta doğru bilgilendirme koşuluyla provokatif bile olabilir.
Ancak medyada mahkeme kurulmaz.
Demokratik toplumun en önemli unsurlarından olan İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi ile güvence altına alınan ifade ve haber alma özgürlüğünü sağlamak için Devletler ulusal ve ulusalüstü tüm taahhütlerine uymak zorundadır.
Medya, mesleki görevini yerine getirirken kamuoyunu ilgilendiren tüm konularda bilgiler içeren haberler yayımlar ve böylece kamuoyunu bilgilendirme hakkı olduğunu kabul etmiş olur. Rehber ilkesi (AİHS) Sözleşmenin 10. Maddesidir, ifade özgürlüğüdür.
Görevini yerine getirmeye çalışan medya neyi aklında tutmalıdır?
Çok basit, Medya; (İHAS) Sözleşmenin 6’ncı ve 8’inci Maddeleri ile korunan masumiyet karinesi, adil yargılanma ve özel hayat ve aile yaşamına saygı haklarının demokratik toplumlarda saygı duyulması gereken temel haklar olduğunu unutmadan görevini yerine getirmelidir.
Acaba ceza Kanunu ne işe yarar? Amacı nedir? Ceza kanununun amacı insan haklarının korunmasıdır. Son çare olarak başvurulacak ceza hukukunun “caydırıcı fonksiyonu” vardır.
Ceza Kanunun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir (Madde 1).
İHAS’nin 6, 8 ve 10’uncu Maddeleri ile korunan masumiyet karinesi, adil yargılanma ve özel hayat ve aile yaşamına saygı hakları ile ifade özgürlüğü hakkı bazen birbirleriyle çatışabilir ve birbiriyle yarışabilir.
Günümüzde çok sık karşılaşılan bu durum hakların çatışmasına neden olabilir. Toplumda fikri çatışmalara, yorumlara ve kutuplaştırmaya ve algılar yaratarak hakların ihlaline neden olabilir. Hakların çatışması ve/veya karşılıklı yarışması durumundan en önemli sorun birbirleriyle yarışan haklardan hangisinin diğer haktan daha üstün olarak kabul edileceği ve hangi hakkın seçilerek hukuka aykırı bile olsa diğerine tercih edileceği sorunudur. Bu sorunun çözülmesi sorunlar yaratabilir. Sınırlandırmanın sınırlarını belirlemek tartışmalara neden olabilir. Kamu yararı daha üstün denilebilir. Dikkatli bir değerlendirme sonucunda herkesin ifade özgürlüğü ve bilgi edinme hakkını korumak suretiyle medyaya tanınmış basın özgürlüğü “üstün değer” olarak tercih edilebilir. Bu tercih toplumsal yarar gereğinin sonucudur ve kişilik haklarının korunmasındaki ilke “hukuki yarar” nedeniyle göz ardı edilebilir.
Her şey kanun mudur? Herkesin örgütlenme özgürlüğü nasıl teminat altına alınıyorsa medya ve gazetecilerin, kendi kendilerini öz-denetime tabi tutacak mesleki örgütler kurmaları haklarıdır. Medya kendi denetimini kendisi yapar, yapmalıdır. Böylece hesap verebilirlik kendi örgütleri yoluyla sağlanabilir.
Suç soruşturma ve kovuşturmalarının takibinde bilgilendirici tartışmaları artırmak için “medyanın bilgiye erişimini temin etmek” gerekir. Sınırlandırmak, bilgileri ve haberleri kamuoyundan saklamak demektir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin ceza kanunu ve uygulaması çerçevesinde kurbanın durumu üzerine R (85) 11 No’lu Tavsiye Kararı, Hoşgörü kültürünün geliştirilmesi ve medya ile ilgili R (97) 21 No’lu Tavsiye Kararı ile Cevap hakkı ile ilgili (74) 26 No’lu Kararlar gözetilmesi gereken rehber ilkelerdir.
Avrupa Konseyi “Ceza Yargılamalarının Yayımlanmasına İlişkin Hukuki Kuralların Düzenlenmesi” ile İlgili Tavsiye Kararı No. R (2003) 13 nolu Tavsiye Kararı’nın Ekinde “Suç kovuşturmalarıyla ilgili bilgilerin medyada sunulmasına ilişkin ilkeler” yer almaktadır…
İlke 1 – Medya aracılığıyla kamunun bilgilendirilmesi
Kamu, medya........
© T24
visit website