Kazanan kötülükler ve Hitler
Diğer
Konuk Yazar
07 Ekim 2024
2009 yılı Eylül ayı sonunda Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda devlet başkanları konuşmalarında “savaşa sürüklenmek” istemediklerini dile getiriyor ve savaşların önlenebilmesi için çare arıyorlardı.
Bugün savaşın tam ortasındayız…
İnsanlar devlet başkanlarının emirleriyle öldürülüyor, soykırıma sürükleniyor…
23.09.2009’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ilk defa konuşan ABD Başkanı Barack Obama savaş tehditleriyle mücadele edebilmek için devletleri "çok taraflı iş birliğine" çağırmıştı. Çağrısını "yeni bir çağ başlatılması" başlığı altında sundu. İnsanlığın geleceğinin garanti altına alınması için "4 ilke" olduğuna inanıyordu: Nükleer silahsızlanma, barış ve güvenliğe teşvik, dünyanın korunması ve herkese fırsat sunan küresel ekonomi...
27 Eylül 2024’te Birleşmiş Milletler 79 uncu Genel Kurulu'nda barış isteyen ama savaşa devam diyen İsrail devlet başkanını ABD ve onu destekleyen diğer devletler birbirlerinin sırtını sıvazlayarak alkışlıyorlardı…
Tehlikelerden korunmaya çaba harcayan bir dünya yok olduğu gibi kötülüklerden korunmaya çalışan insanların imhasıyla meşgul bir dünyada yaşıyoruz…
II. Dünya savaşından sonra Birleşmiş Milletler'in gözü önünde kitle imha silahlarıyla birbirlerini boğazlayan devletler silahlı çatışmalarla dünyanın her yerinde insanları kırıp geçiriyor, öldürüyor, yok ediyor.
Devlet başkanları dahil her insan yapabilir.
Vahşileşmiş insanlıktan kurtulmalı, sorumluluk almalı ve ehlileşmeliyiz!
İçimizdeki öfkenin ve bencilliklerimizin farkına vararak yapabiliriz, insan olabiliriz.
En kıymetlisi kendi içimize bakabilmektir. İnsan olarak sorumluluklarımız vardır. Haksızlıklar karşısında susmamalıdır… O yaptı ben yapmadım demek susmanın bin bir türlü bahanesinden sadece birisidir. Onun yerine kötülüklere karşı sorumluluk yüklenmek çok daha iyidir, kötü değildir.
Uysallıkla kenara çekilebilirsiniz ve suskunlar sınıfına katılabilirsiniz. Hınç ve öfkeyle dolu değersiz hasetliklerinizle baş başa kalabilir ve kendinizi yer bitirirsiniz! Ama isterseniz kıyıya vurmuş deniz yıldızlarından sadece ama sadece birisini bile denize geri göndererek hayat kurtarabilirsiniz…
Yakınlık ve sevgiyle büyüttüğünüz çocukların hepsini koruyarak insanlığınızla çoğalanlar arasına katılanlardan mısınız? Öyle olmak istemez misiniz?
Başkalarına karşı merhametli olanlar sevgi ve şefkatle büyüyenlerdir. Aksine, kendini sevgisiz, şefkatsiz, korunup kollanmamış algılayanlar, kötülerdir.
Hınç ve öfkeyle doludurlar, merhametsizdirler. Boyun eğdikleri otoriteler altında değersizlik duygularını kendilerinin altındaki insanları aşağılayarak, hasetlikleri ve alçaklıklarıyla her şeyi tahrip etmeyi iyi bir şey sanırlar ve bu kötülüktür. Onların kendi kötülükleridir.
Kötüler zavallılıklarından kurtulmak için başkalarını zayıf, çaresiz, biçare, güçsüz hissettirerek başkalarına eziyet ederler. Kendilerini güçlü ve baskın hissedebilmek için başkalarını korkutmaya, zayıf ve güçsüz hissettirmeye ihtiyaç duyarlar. Bu onların beslendikleri “kötülük” ihtiyacından başka bir şey değildir (Doğan Şahin. Narsisizm ve Kötülük. Psikeart Sayı 95. Eylül-Ekim 2024 s.22).
Sayın Doğan Şahin yazısında şöyle söylüyor; "…bir insanın başkalarına kötülük yapabilen birine dönüşmesi sosyal ve psikolojik etkenlere bağlıdır. Uygun bir çevrede yetişen, sevgi ve şefkatle kucaklanıp, büyütülen bireyler doğuştan saldırganlık eğilimleri fazla olsa da suçluya dönüşmezler. Hayvanlarda bile böyledir."
Böyle başlar, önce insanlar ve sonra devlet kötü olduğunda kötülükler yaşama hakim olur.
Bernhard Schlink’in aynı adlı romanından uyarlanan “Okuyucu”(The Reader) adlı filmde İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilerin........
© T24
visit website