Yasaklı bitkiden “süper gıda”ya: Amarantın direniş yolculuğu
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
28 Nisan 2024
Amarant, “yeni kinoa” olarak anılan ve son dönemde en çok öne çıkan yeni nesil tahıllardan biri. Yunanca “solmayan çiçek” anlamına gelen amaranthos kelimesinden türetilmiş. Pancar, pazı ve ıspanağı da barındıran Amaranthaceae (Horozibiğigiller) ailesine bağlı. Aslında gerçek bir tahıl olmadığı için kinoa gibi “yalancı tahıl” olarak anılıyor.
Sağlıklı yaşamın anahtarı olarak sunulan, beslenmenize mutlaka dahil etmeniz gerektiği söylenen ürünlerden…
Amarantın en önemli özelliği tahıl ve baklagillere oranla daha fazla protein içermesi ve glütensiz diyetler için ideal bir seçenek sunması, aynı zamanda besinsel lif, antioksidan, magnezyum, demir, fosfor, potasyum ve kalsiyum açısından da zengin olması.
Dünya üzerindeki en eski tarım ürünlerinden biri olan amarantın kökenleri bugünkü Meksika ve Guatemala topraklarına dayanıyor. Bu bölgede yaşayan Aztekler ve Mayalar için amarant yüzyıllar boyunca hem temel besin kaynağı oldu hem de dini ritüellerde kullandı, hatta para birimi olarak bile kabul edildi.
İspanyol sömürgeciler, 1500’lerde yerlilerin amarant ekmesini yasakladı. Kilometrelerce ekili tarlayı yerle bir edip bunu ekenlere ağır cezalar getirdiler ve ekenlerin ellerini kesmekle tehdit ettiler.
1970’lerden bu yana ise amarant milyar dolarlık bir gıda ve kozmetik ürünü haline geldi.
Amarantın sekiz bin yıllık serüveni hem sömürgecilikten kapitalizme geçiş süreci hem de bu süreçlere direniş üzerine çok şey söylüyor.
Mexico City’nin güneyinde yer alan Xochimilco Ekolojik Parkı, suda yüzüyormuş gibi görünen tarım arazilerinin bulunduğu 400 dönümlük bir kanal sisteminden oluşuyor. Bugün, Meksika’nın Venedik’i olarak anılan ve turistlerin uğrak noktası olan bu parkta, renkli botlara binip mariachi ezgileri eşliğinde lezzetli pulque’lerinizi (Azteklerin agave bitkisini fermente ederek ürettikleri içki) yudumlayarak kanallarda gezebilirsiniz.
Oysa 15. yüzyılda Aztekler, Xochimilco’nun chinampa adı verilen “yüzen bahçeler”inde mısır ve amarant yetiştiriyorlardı. Devamlı sulama imkânı sayesinde ekim işlemi yıl boyu devam ederdi. Aztekler, su seviyesinden biraz daha yüksek olan yapay adacıklarla verimli topraklar yaratmaya çalışmış, tarıma elverişli olmayan bölgelerinde bu şekilde ekilebilir toprağı geri kazanmışlardı.
Ne var ki bu turistlik bölgenin tarihi anlatılırken uzun bir süre amaranttan bahsedilmedi, chinampa’larda sadece mısır yetiştirildiği söylendi. Amarant, Azteklerin konuştuğu Náhuatl dilindeki karşılığıyla huautli, yasaklı bir bitkiydi ve sömürgecilik bittikten sonra bile resmi tarih yazımında kendine yer bulması zaman aldı.
İspanyol sömürgeciler, 16. yüzyılda kıtaya geldiklerinde Hıristiyanlığı yayabilmek için yerlilerin toprakla ve doğayla olan spritüel bağını koparmaya çalıştılar. Amarant, bu bağı kuran kutsal bitkilerden biriydi. Yerliler değirmende öğüterek un haline getirdikleri amarant tohumlarını hem yemeklerde hem de tanrıların figürlerini yapmakta kullanıyor, aynı zamanda adak olarak da sunuyorlardı. “Beslenme........
© T24
visit website