menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kaplumbağa kabuğun içinde değil, aslında kabuğun kendisi

32 14
30.06.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

30 Haziran 2024

Ne zaman ruhum dara düşse kendimi yürüyüşe ve kitaplara veriyorum.

Çok sıcak bu yaz günlerinin erken sabahlarından birinde Ankara'da uzun yürüyüş yapabilme muradıma erişebileceğim yere, Eymir Gölü'ne iniyorum.

Kulağımda, Murathan Mungan ile Deniz Yüce Başarır'ın, Johann Hari "Çalınan Dikkat; Neden Odaklanamıyoruz" kitabıyla ilişkili, ki efsane olmuş, söyleşileri, yolun tam ortasında duran, sırtında kabuğu, buruşuk hantal bacaklarını sürükleyen kaplumbağa için duraksıyorum.

Ama karşıma çıkan bu kabuklu, tarih öncesi canlının ağır, sakin geçişini izleyip bana hissettirdiği şeyle baş başa kalmak yerine, geçişini kaydetmek için elimi telefonuma atıyor ve kayıtlıyorum.

Tam olarak, kulağımdaki "podcast" in anlattığı şeyi yapıyorum.

Kaydı, yalnızlığımı gideremeyecek, kederimi duyumsayamayacak hatta kederimi göstermekten imtina etiğim bir kalabalıkla paylaşacağım.

Böylelikle de kendimi ilgi kırıntılarına, bilgi serpintilerine doğru sürüklemiş olacağım.

Yanlış komut almış bir tren makinisti gibi trene uygun olmayan çok yüksek bir hız yaparak, treni, kendimizle aramıza giren bir sanal aleme sürüyoruz.

Çalınan Dikkat, harika bir kitap.

Hani bir kitap okursunuz da eksik parça yerini bulur ya, öyle bir kitap.

Oyalandığımız şeylerle zamanı boşuna oyalarken kendimize nasıl ihanet edip doğamızdan nasıl koptuğumuzu, yaşamı nasıl ıskaladığımızı, oyalanarak hayatlarımızı boşa geçirdiğimizi anlatıyor.

Oysa anlatıcının (Murathan Mungan) söylediği gibi biz, o zamandan hayat ve hayattan da ömür yapacaktık.

Hep birlikte uğursuz bir labirentin içinde dönüp duruyoruz.

Yanlışlıkla eski usül merdaneli bir çamaşır makinesinin içine atılmış, çalkalanmaktan epriyen atlas giysiler gibiyiz.

Birden, sıklıkla ilham perim olan genç meslektaşımın yolladığı notu anımsıyorum.

Not; bir kaplumbağa resmi ve üzerinde" kaplumbağa kabuğun içinde değil, kabuğun kendisi " yazısı yokluyor zihnimi.

Jung'un "anlamlı tesadüfler" dediği "eş zamanlılık" ya da "tevafuk" bu.

Kaplumbağa, hem kapılmaktan, göstermekten tedirgin olduğum duygu selini içine sıkıştırmaya çalıştığım kabuğu hem de öylece upuzun bir hayatın anlamsızlığını düşündürüyor bana .

Kederimi sızdırmasın da iyice kırılganlaşan bilincimi korusun diye zihnimi bir koza gibi bilincime kabuk yaptığımı farkediyorum..

Yaralarımızı göstermekten korkarak yaralanmaktan korkar hale........

© T24


Get it on Google Play