menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Drag queen Ahsen Gönülce: Mini etek giyme isteği, yaşanan acıların yanında mücadele nedeni olabilir mi?

24 0
19.05.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

19 Mayıs 2024

Ahsen, röpörtajımızdan bir gün önce telefonla beni aradı. Eski bir dostum gibi sıcacık teyit etti beni. Ertesi gün Cahide'de buluşmak üzere sözleştik. Faruk Ekici ile birlikte Cahide'nin yolunu tuttuğumuzda heyecanlıydım. İstanbul'un gece hayatının farklı bir boyutunu görecektim. Cahide, büyülü, devasa bir mekân. Ve orda bizi neşeli bir ses karşıladı. İlk görüşte ısınmak denir ya aynen öyle oldu. Sadece bana değil, herkese karşı saygılı, samimi ve mesafeli. Okuduklarımdan daha fazlası olduğunu içten içe biliyordum. Tüm sorularımı bazen hüzünle bazen de kahkahalarla cevapladı. Kolay olmayan bir hayat ama kimin kolay ki hikâyesi? Acılarının arkasına sığınmayan, o günleri gülerek hatırlayan, emeği, heyecanı her zaman ön planda olan ve hâlâ çok çalışmaya devam eden, yeniliklerin yaratıcısı bir kraliçe o. Anladım ki zirveye çıkmaktan çok orda kalmak daha zor. Sürekli çalışmak, yeniliklerin peşinde olmak ve daha iyi nasıl yaparım diye düşünmek gerekiyor. Evet biz haz kuşağının çocukları değiliz. Tek bildiğimiz çok çalışmak ve başarı. Şimdi de bunun keyfini çıkarma zamanı. Nasıl derseniz? Çalışmaya devam edip tecrübelerimizi paylaşarak.

Gece hayatı şartları tüm tahminlerden daha zor. Bu sistemde, hayata gülerek, boyun eğmeden, Ahsen'in deyimiyle "iyi niyetli kurt" olarak devam etmek kolay değil. İşte bugün Türkiye'nin önemli sahne perfomans sanatçısı, draq quenn'imiz Ahsen Gönülce ile beraberiz. Düşbaz Yayınları'ndan çıkan, Seçil Pala'nın kaleme aldığı roman üzerinden, kahramanı olduğu hayatını, gece eğlencelerinin görünmez yüzünü ve draq queen olmanın önemini konuştuk.

- "Ahsen", Bob Fosse'nin unutulmaz filmi Cabaret'in sözleriyle açılıyor: "Hayat bir kabare, eski dostum! Ve ben kabare seviyorum". Başrolünde olduğun kabarenle ilgili ne söylersin?

Ahsen'in kabaresi bu. Ahsen tırnaklarıyla kazıyarak geldi bu noktaya. Her şeyi baştan inşaa etti. Basamakları demlene demlene çıktı. Şimdi bulunduğum yerden, o dönemlere baktığımda, ya çok azimli ya da çok sabırlı olduğumu düşünüyorum. Tam olarak bilemiyorum. Ancak sonuca bakınca çok güçlüymüşüm diyebilirim.

- Ya mücadelen?

Tabii ki, maddi manevi, hayatla, kendimle hep bir mücadelem oldu. Babamdan öğrendiğim iş disiplini anlayışım, en büyük artılarımdan biri. Asla bitiremeyeceğim işe onay vermem. Bir işi de aldıysam sonuna kadar hangi şartda olursa olsun tamamlarım. Büyürkende bu tavırla hareket ettim. İş bitirici, çözüm odaklı biri olduğum için çalıştığım her yerde, bulunduğum her ortamda insanların güvenini kazandım. Güven kazanmak çok önemli ve başarınızın yüzde ellisidir. Çalıştığım yerlerde de yirmi seneden fazla çalışmamı bana duyulan güvenin ispatı olarak gösterebilirim. İnsanların güvendikçe desteğinin artması, çift taraflı başarıyı ve büyümeyi beraberinde getiriyor.

- Sektörün en zorlarıyla çalışmışsın üstelik!

Hiç sorma hem de ne şeytanlarla! (kahkahalar) Omuzlarımda oturuyorlar! Zor bir üniversite bitirdim.

- Hayat hikâyende senin ve kardeşinin dışındaki herkesin bir marazı var. İraden dışında yaşanan bunca kötülüğe karşı dik durmak zor olmadı mı?

Çocukluğum düşünülenin ya da benzer hikâyelerin aksine çok mutlu geçti. Babaannemin ölümünden sonra, üvey annenin bulunduğu klasik olaylar var ama cidden mutlu bir çocukluk yaşadım. İstanbul'a ilk geldiğimde, cinsel yönelimimin daha ön planda olduğu, kendimi keşfetmemle ilgili bol mücadele gerektiren acılı bir süreç yaşadım. Cinsel yönelim asla sonradan olmaz, doğuştan olur. Ne olduğunuzun önemi yoktur. Gay, lezbiyen, tüm isimleri boşverin. Ben de öyleydim, bir kaza ya da travma sonucu olmadım. Doğuştan eşcinseldim. Çocukluğum boyunca ailem ve çevremde cinsel yönelimim asla sorun olmadı. Şanslıydım. Ancak yuvamdan İstanbul'a tek başıma gelince işler tam tersine döndü ve büyük bir şok yaşadım. Dehşet içinde kaldım. Bana küfür ettiklerinde neden küfür ediyorlar diye sorguluyordum ama öyleydi. 19 yaşındaydım ve çok tecrübesizdim. Başıma gelmeyen kalmadı ama o tecrübeler, sağlam deneyim oldu. Çok güzel insanlar tanıdım hepsi hâlâ yakın arkadaşım. İlk olarak bir barda barmen olarak işe başladım. Kaçak çalışıyordum. Hepimizin belalısı o zamanın piskopat ruhlu polisi "komiser hortum" vardı ve ona yakalanmamak için bizi çatıdan kaçırırlardı. Hayatımda polis görmemişken damdan dama atlayarak polisten kaçıyordum düşünsene! Şu an gülüyoruz ama yakalandığında ıslak hortumla dövülmek gibi insanlık dışı büyük bir acı var. O dönemde nezarethaneye yattığın zaman zührevi hastalıklar hastahanesine gönderip, fişlerlerdi. Allah'a şükürler olsun hiç yakalanmadım ve böyle facialar yaşamadım ama yaşayan arkadaşlarım çok acı çekti. Zor bir dönemdi. Bir de anne tarafımdan yaşadığım köstekler de işin bir diğer boyutuydu.

- Ankara'da iyi ve mutlu bir aile tablosu varken annen evi terk ediyor ve şans çarkı tersine dönmeye başlıyor. Tüm hikâyelerden farklı. Annen babanı neden terk etti ve baban küçük kardeşini geride bırakarak seni neden kaçırdı?

İyi ki babam beni annemden kaçırmış. Ebrucum, annem, çok güzel olmasının yanında sevgiye doymayan bir aşk kadınıydı. Kürkler, mücevherler, lüks hayatı çok severdi. İstanbul'lu iyi bir ailenin kızıydı. Bunların hepsine hak veriyorum olabilir ancak benden sonra kardeşimi niye doğurduğunu anlayamıyorum. İnsan neden bakamayacağı çocukları dünyaya getirir ki?

Anneme birgün demiştim ki "Babamdan şiddet gördün, iki çocuğun var, çok dert çektin, boşanıp, bizi yanına alıp başka bir hayat kursaydın" bunda hiçbir sorun yok, çok iyi anlıyorum. Ancak başka bir adamla kaçmak ne demek? Bunun bir açıklaması olamaz! İşte annemi anlamayacağım konular bunlar. İnsandır her şey yapar ve o böyle tercih etmiş. Diyecek söz yok.

- Annen senin kaçırılışını, bu zorunlu ayrılığı neden kabullenmiş? Mücadele etmedi mi senin için?

Anneme bu konuda haksızlık etmek istemem. Babam Ankara'nın önemli isimlerindendi. Bana ulaşmasını engelleyip, korkutmuş olabilirler. Bu konuda ona hak veriyorum. Hacı Demirel okulda velimdi daha ötesi var mı? Mutlaka korkmuştur. Hatırlıyorum, annem, ilk kez 15 yaşındayken okula ağlayarak gelmişti. Hiç tanımadığın bir kadın "ben senin annenim" diyor. Yaşadığım şoku anlatamam. Şimdi düşünüyorum da çocukluğum o kadar güzel geçmiş ki travmalar etki bırakmadan geçip gitmiş. İyi gelmişim bugünlere. Böyle olması gerekiyormuş belki de hayat beni hazırladı ve Ahsen olmanın adımları böyle atıldı.

- Ya kardeşin Ahben, annenle tek kalınca neler yaşamış? Babasız büyümek ve travmatik bir anneyle hayat geçirmek kolay olmasa gerek…

Kötü bir çocukluk geçirdi. İstanbul'a geldiğimde bir şekilde onları buldum. Ahben üvey baba tarafından psikolojik ve fiziksel şiddet mağduruydu. Evden kurtulmak için çok küçük yaşta kendinden on iki yaş büyük biriyle evlenmişti.

- Annen kocasının kızına yaptıklarına yine sessiz mi kalmış?

Evet. Bu üçüncü kocasıydı. Ben annemin ikinci eşini gördüm, çok zaman geçirmesem de saygıdeğer iyi bir adamdı. Ahben'i o büyüttü aslında. Ama vefat edince annem üçüncü eşinin peşinde koşarken bana yaşattığının katbekat fazlasını Ahben'e yaşattı. Ve annem o adamdan da bir çocuk yaptı. Delirmemek içten değil ama gerçek bu. Ebru, bunları asla ajitasyon yapmak için anlatmıyorum, ihtiyacım da yok, bunların hepsi yaşanılmış hayatımın gerçekleri.

- Peki neden yazdın? Gerçeklerini göstermek ve "Buradayım" demek için mi?

Bu kitabın yazılmasının en büyük sebebi; Anadolu'nun birçok yerinde kendisini saklamış, baskıya uğramış ama içi sanatla yanan, cinsel yönelimini içinde hapsetmiş bireylere, ailevi sorunlarından pes etmemelerini ve mücadeleye devam etmelerini........

© T24


Get it on Google Play