menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

CHP için büyük başarı hikâyesi

46 17
08.04.2024

Diğer

08 Nisan 2024

Hayat ustam Tarhan Erdem’i anarak sık kullandığı bir cümlesini hatırladım, “Seçmenin mahşeri vicdanı her zaman çalışır” derdi. Yerel seçim sonuçları, seçmenin siyasette aradığı ve partilerin, liderlerin yaptıklarından ötede oluşturduğu yeni dengeyi gösterdi.

Aslında pazar akşamı karşımıza çıkan siyasal manzaranın ve o meşhur renkli haritanın 14 Mayıs genel seçimleri akşamı oluşması beklenirdi. Seçmenin gündelik hayatın dertlerinden, merkezileşmeye, keyfileşmeye, adaletsizliğe, hukuksuzluğa tepkisinin emareleri de bolca vardı. Kılıçdaroğlu ve Akşener ikilisi mucizeyi gerçekleştirip kaybetmeyi başarınca başka bir tablo oluşmuştu. Bu nedenle pazar akşamı karşılaştığımız tablo esas itibarıyla ertelenmiş ve gecikmiş bir tabloydu. Doğal gidişattan sapma bu seçimde değil 14 Mayıs’ta gerçekleşmişti.

Yerel seçimin sayısal, siyasal, toplumsal analizlerini birkaç katmanda yapmamız gerekir diye düşünüyorum; tabelanın gösterdikleri, tabelanın siyasal sonuçları ve sosyolojik tarafı.

Sayısal sonuçlara parti oylarının anlamları ve siyaset dünyası üzerinden bakalım. İlk olarak şunu tespit edelim; sonuç CHP için oldukça büyük bir başarı hikayesi gösteriyor. CHP 1973 genel seçimlerinden beri ilk kez birinci parti konumuna yükseldi. Ülkenin ekonomik kapasitesinin dörtte üçünü barındıran coğrafya CHP’li yerel yönetimlere geçti.

İkincisi, merkezileşmeyi daha da güçlendirmeyi hedefleyen ulusal iktidara karşı yerelden bir güç dengelenmesi oluştu.

Üçüncü ve daha önemlisi uzun süredir iktidar bloku lehine olan yüzde 52-48’lik denge 50-50’lik bir yere evrildi.

Dördüncüsü iktidar ve özellikle AK Parti oy kaybetmeye devam ediyor. İttifaklarla iktidarını sürdürme fırsatını kullanmış olsa da artık eskisi kadar güçlü değil ve ortaklarına mecburiyeti güçlenerek sürüyor. Daha da önemlisi AK Parti 2019 yılından beri adım adım kitle partisi özelliğini kaybetmiş durumda.

Seçmen üzerinden analizleri yaptığımızda ise dipte başka eğilimler, üzerinde çokça çalışılması, araştırılması, tartışılması gereken dinamiklerin ipuçları görülüyor.

Bu analizler için tabloya tabeladan değil seçime katılmayan seçmenleri de dikkate alarak toplam seçmen üzerinden bakmak her zaman daha sağlıklı sonuçlar çıkarmamızı sağlıyor.

(Tablo 1) Yukarıdaki tablo 31 Mart’ta tüm seçmenlerin yerel meclis oyları ve yerel belediye başkanlıkları oylarını kıyaslayarak gösteriyor.

Bu tablonun çıkarımlarının elbette birincisi seçime katılmayan seçmenlerin sayısının büyüklüğü. Her 100 seçmenin 25’inin tercihleri seçim tabelasında yok, seçime katılmamışlar.

Başkanlık oyları ile meclis oylarını kıyasladığımızda öne çıkan örüntü seçmenin başkanlık yarışlarında büyüklere doğru meylettiğini gösteriyor. Belediye başkanlığı yarışlarında seçmen ikili rekabete, bir bakıma kazanacak adaylara doğru toplaşma eğilimi göstermiş. Bu da yerel seçimlerle genel seçimlerin dinamiklerinin farklı olduğuna dair efsanenin gerçek olmadığını gösteriyor. Sıkça yazdığım gibi yerel seçimlerin dinamikleri çok büyük ölçüde ulusaldaki siyasi pozisyonlardan besleniyor uzun bir süredir. Daha da önemlisi seçmen belki de ittifaklar gibi zorlama yöntemler yerine kendisi iki kanatta da konsolide oluyor.

Nitekim tabloya ittifaklar üzerinden baktığımızda, blok içi partilerin seçmenlerinin AK Parti ve CHP’li başkan adaylarında toplaştıkları sayısal olarak da görülüyor. AK Parti’li başkan adayları AKParti’nin meclis oylarından 1.5 milyon fazla oy almış ve bu oyların neredeyse tamamı Cumhur İttifakı partilerinin meclis oylarındaki eksilmesinin tam........

© T24


Get it on Google Play