Rus muhalif liderin ölümüne sessiz kalarak bölge gücü olunmaz
Diğer
20 Şubat 2024
İsveç eski Dışişleri Bakanı Ann Linde, Al Monitor'dan Amberin Zaman'a verdiği söyleşide gayet net itiraf etmiş.
Malum, Linde Ekim 2022'de görevi bırakana kadar Türkiye ile yapılan müzakerelerin içinde yer almıştı.
Linde PKK'nın İsveç'ten finansman sağladığı suçlamasıyla ilgili olarak, "sonuç olarak İsveç istihbaratı ve polisi bunun doğru olduğunu ortaya çıkarınca, biz de gerekli önlemleri aldık" diyor verdiği röpörtajda.
Türkiye, Avrupa'nın en ileri demokrasilerinden birine, terörle mücadele konusunda anayasasını değiştirtti. Bence daha da önemlisi, Kuran yakma hadiseleri karşısında, İsveç'in İslam dünyasının değerlerine karşı daha hassas ve saygılı olmasını da en azından şimdilik sağladı.
Stockholm'ün tavır değiştirmesine yol açan, İslam ülkelerindeki İsveç elçilikleri önünde yapılan gösteriler değil, Türkiye oldu. Bu, Türkiye'de analar Recep Tayyip Erdoğanlar, Mevlüt Çavuşoğulları doğurdu diye de olmadı.
Türkiye NATO üyesi olduğu için oldu.
İsveç'in NATO'ya giriş süreci çok daha iyi yönetilebilirdi. Bunu bir kenara bırakıyorum.
Burada ısrarla üzerinde durmamız gereken konu, Türkiye'nin Batılı kimliği ve bir Batılı olarak Batı'yı içeriden değiştirme, dönüştürme potansiyelidir. Ama bunun için Türkiye'nin öncelikle Batılı, Avrupalı olduğunu kabul etmesi gerekir. Batılılık ve Avrupalılık, içinde Balkanlar, Kafkaslar, Akdeniz, Orta Doğu ve bir miktar da Yakın Doğu Asya'yı barındıran çoklu kimliğinin bir parçası, ama ana parçasıdır.
Batılı ve Avrupalı kimliğin içselleştirilmesi, Türkiye'nin stratejik otonomi arayışına engel olmaz. Önemli olan, Batı çıpasını kuvvetli tutarak, stratejik otonomiyi yönetebilmektir.
Hafta sonu gerçekleşen Münih Güvenlik Konferansı bu yıl "kaybet-kaybet" teması üzerine kuruldu.
Konferansın çerçeve metnine göre artık ülkeler küresel işbirliğinden kendi paylarına düşenin çok az olduğu inancıyla, kısa dönemli "tuttuğumu yakalayayım, elimde ne kalırsa kârdır" şeklinde, anlık kazanımlara dayalı bir anlayışa yönelir oldular. Küresel işbirliğinden kaçışın, bir noktada herkesin kaybettiği bir sürece evrilme riskine dikkat çekiliyor. Nasıl yaparız da kural bazlı küresel sisteme güveni arttırırız diye soruluyor.
Denebilir ki, bu Batı odaklı bir bakış açısı. Hatta pek çoğunuz Gazze savaşında Batı'nın Müslüman Filistinlilere yaklaşımındaki acımasız riyakârlığa, kural tanımazlığa bakıp, "Batı'nın yatacak yeri yok" da diyebilirsiniz. Haklısınız. Ama bir adım öteye gidip, "Batı bitti, biz başka yöne bakalım" demenin yada Batıya alternatif yaratacağız diye Batı dışı aktörlere de yaranma adına onların hatalarına göz yummanın çok riskli olduğunu düşünüyorum.
Evet Batı'nın gücü azalıyor olabilir; dünyanın ağırlık merkezi Doğu'ya doğru kayıyor olabilir. Ancak ABD ve AB küresel sistemin ana aktörleri olmaya devam........
© T24
visit website