Fidan, Türkiye'nin çarpık vize politikasına el attı
Diğer
03 Temmuz 2024
Geçenlerde bir Avrupa ülkesinin büyükelçisine rastladım, cep telefonu elinden düşmüyordu. "Malum bu aralar sürekli vize meseleleri için aranıyorum" dedi.
Hangi Avrupalı yetkiliyle konuşursanız konuşun; meselenin siyasi olmadığını teknik olduğunu söylüyor. Haksız da değiller. 250 - 300 bin kişi vizeyle Avrupa'ya gidip sonradan dönmeyince, üstüne yüz binler sığınma talebinde bulununca, üstüne sahte belgecilikte muazzam artış olunca, işin teknik boyutunda haklılık payları var.
Ben yine de kimi vize taleplerinde kuşkulu durumlarda hep aleyhte karar alınmasını hem Erdoğan'ın Avrupa'da sevilmemesine, hem de "Türklerin Avrupa'da istenmemesine" de bağlıyorum.
İlginçtir benzer bir teknik-siyasi durum başta Afrika olmak üzere eskiden üçüncü dünya, şimdi "Küresel Güney" dediğimiz ülkelerle yaşanıyor. Vize talebi reddedilen Afrika ülkelerinin vatandaşları, Türk büyükelçilerine şikayet telefonları açmaya başlamışlar. Afrikalı yetkililerden "Türkiye'de istenmiyor muyuz? Türkiye eskisi kadar Afrika ile iyi ilişkiler istemiyor mu," şikâyetleri duyuluyormuş.
Malum bu aralar, özellikle Kayseri'de başlayıp başka şehirlere yayılan Suriyeli göçmenlere yönelik olaylar bir kez daha Türkiye'de yaşayan göçmen, sığınmacı, yabancılara dönük tepkinin gündeme gelmesine neden oldu. Yabancı derken, öfkenin Suriyelilerle sınırlı olmadığını, Afganistan ve diğer Orta Asya ülkelerinden gelenler kadar Afrikalıları da kapsadığını düşünüyorum.
Suriyeli sığınmacılara açık kapı politikasının en önemli mimarlarından biri eski dışişleri Bakanı ve başbakan Ahmet Davutoğlu ise, diğer ülke vatandaşlarına deyim yerindeyse peynir ekmek gibi vize verilip, Türkiye'yi Batı'ya giden yolda ara durak haline getiren uygulamaların mimarlarından biri de bir önceki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.
Halefi Hakan Fidan'ın, Çavuşoğlu'nun arkasında bıraktığı vize mirasından son derece rahatsız olduğu ve suistimale açık uygulamalara son vermek için meseleye el attığını anlıyorum.
Geçmiş uygulamalara dair sorunun temelinde, vize başvuru süreçlerine, Batılı ülkelerin Türkler için yaptığı gibi özel şirketlerin devreye sokulması var.
Malum, yakın geçmişe kadar, vizeler büyükelçiliklerin konsolosluk bölümleri tarafından verilirdi. Konsoloslukların yüklerinin hafifletilmesi gerekçe gösterilerek, dışarıdan aracı şirketlerle çalışma yoluna gidildi. Ön başvuru merkezleri başvuru sahibinin ilettiği belgelerin doğruluğunu kontrol etmekle yükümlü. Vize vermede nihai karar yine büyükelçilik ve konsolosluklarda.
30 Nisan 2019 tarihli resmi gazetede yayımlanan yönetmeliğe göre vize aracı hizmeti verecek kuruluş/firmayı belirlemede "bakan veya yetki verdiği görevli" yetki sahibi.
Normal şartlarda bu şirketleri, o ülkede bulunan büyükelçiliğin belirlemesi gerekir. Sorup........
© T24
visit website