Fidan'ın Dışişleri'nde birinci yılı: Korku imparatorluğuna doğru
Diğer
04 Haziran 2024
Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarlarından Büyükelçi Uğur Ziyal, 9.30 gibi bakanlığa gelir; yarım-bir gibi eve yemeğe gider, 3'e doğru makama geri gelir, hatırladığım 7'yi geçirmeden de bakanlıktan ayrılırdı.
Türk dış politikasının en zorlu dönemlerinde görev yaptı. Ama bu rutini kriz dönemlerinde bile sekteye uğratmadı. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Ben bu örneği vermek istedim çünkü Dışişleri'nin onca yüküne rağmen, Ziyal'in bu zaman yönetimi ile sürdürdüğü müsteşarlığıyla ilgili eleştirel konuşan birine rastlamanız zordur. İşlerin aksadığı, Ziyal'den kaynaklı kötü bir yönetim yapıldığını söyleyen çıkmaz diplomasi camiasından.
Ziyal, her şeyi uhdesine almaz, sorumluluk ve yetki verirdi. Çünkü güvenirdi. Kişilere mi? Kendi ekibine mi? Ziyal'in ekibi diye bir şey yoktu. Kurumuna güvenirdi. Kurumunun birikimine...
Hakan Fidan bugün itibarıyla Dışişleri Bakanı olarak birinci yılını dolduruyor. Bu süre içinde bakanlığı tanımaya çalışmıştır diye düşünmek gerekir. Ancak bu bir yılın sonunda bakanlık kadrolarına güvensizliğinin sürdüğü görülüyor.
İstihbarat kökenli olduğu için güven konusunda çok daha ihtiyatlı olduğu varsayılabilir.
Fethullah Gülen ve örgütünün devletin kılcal damarlarına kadar girmesine kapı açıp, sonra onlar yüzünden uçurumun kıyısına gelmiş olmanın bir karın ağrısı vardır elbette.
Dışişleri Bakanlığı kadroları yıllarca Gülencilerin Bakanlığa sızmasına engel olmaya çalışırken, yurt dışı faaliyetleri konusunda da hep şüpheci oldular. Gülencilerin Bakanlığa girmeyi başarmaları, yurt dışında devletin desteğiyle faaliyetlerini sürdürmeleri bu iktidar sayesinde olmuştur. İplerinin bir kısmı yabancıların elinde olan bir örgütün dallanıp budaklanmasında rolü olanların, devletin en hassas bilgilerine haiz diplomatlara bu kadar güvensizlik duymaları acı bir çelişki. Devlete karşı hasmane tavır almış bir örgütle ilgili istihbarat zafiyeti gösterme konusunda sicili bozuk olan Dışişleri Bakanlığı'nın memurları değil, sayın Hakan Fidan'ın da içinde olduğu AKP'liler değil mi?
Aslında ben meselenin "kadroları tanımama" ya da istihbahatçılara has bir güvensizliğin ötesine giden bir durum olduğunu düşünüyorum.
AKP'nin Cumhuriyet kadrolarına duyduğu bir alerji var. "Benden, benim mahallemden, benim ideolojik çizgimden değilsen, senle aynı yolu yürüyemem" şeklinde bir anlayış var.
Fidan, ayağının tozuyla kilit kadrolara MİT'ten getirdiği kendi ekibini yerleştirdi. Yakınlarda aldığı bir kararla, bakan yardımcılarını 5'e çıkarttı; sadece ikisi kariyer büyükelçi.
Mevlüt Çavuşoğlu döneminde, üç bakan yardımcısından biri siyasi atama idi. Yavuz Selim Kıran etkisini arttırıp her şeye karışmaya çalışsa da, Çavuşoğlu kendisinden çok da hoşlanmadığı için, etkisi sınırlı tutuluyordu. Özellikle önemli siyasi sorunlar ve krizler kariyerden gelen diğer iki büyükelçinin sorumluluğundaydı. Şimdi, deneyim, birikim gerektiren Orta Doğu gibi, Çin'le ilişkiler gibi, siyasi konular SETA kökenli Nuh Yılmaz ile Burhanettin Duran'ın sorumluluğunda olacak. Denebilir ki başkanlık sisteminin olduğu........
© T24
visit website