menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Edebiyat sosyetesi, baskıcı iktidar(lar) ve arzunun halleri…

12 1
09.12.2023

Diğer

09 Aralık 2023

Bizi kim yönetiyor?

Durup dururken "şimdi ne alaka" diyenlerin seslerini, "bizi iktidar(lar) yönetiyor" diyenlerin sesleri bastırdı bile.

Ezberlenmiş doğrular da bir yere kadar. Genel geçer doğruların kılavuz olma özelliklerini yitirdiklerini duymayan kalmadı.

Öncelikle, bizi onlar yönetmiyor.

Yani iktidar(lar)!

Bizi arzularımız yönetiyor!

Görünmeyen dostumuz da düşmanımız da arzularımız. Hatta üzerimize çökmüş baskıcı iktidar(lar) güçlerini bizim arzularımız yoluyla elde ediyor dersek hiç de ileri gitmiş olmayız.

Zira arzu denilen şey durup dururken oluşmuyor. Bir tahrik unsuru, ötekinde olan bir şey, bir çekim merkezi gerekiyor. Arzunun en belirgin halleri: Öfke, nefret ve tapınma boyutunda sevgi (yanılsama). Arzuları uğruna kendileri olmaktan çıkanlar, kuşkusuz gizli düşmanını görmeyip, bu uğursuzlukta rol almış şeylere kinlerini kusuyorlar.

Üstelik, "Kin ne kadar yoğunsa nefret edilen rakibe" bizi o kadar yaklaştırıyor. "Birine önerdiğini ötekine de öneriyor, ne pahasına olursa olsun ötekinden farklı olma arzusu da dahil oluyor buna. Dolayısıyla düşman kardeşler hep aynı yollara girdiklerini öfkeyle fark ederler." Üçgen arzu analizinde böyle diyor Rene Girard.

Öyle ki, arzunun doğduğu yerde merkezde hep bir dolayımlayıcı, yani arzuyu harekete geçiren mutlak, olmazsa olmaz çekici bir unsur gerekiyor ki, biz bunun peşinden gidiyoruz. Peşinden gittiğimiz şeye de bizi daha parıltılı hale getirecek anlamlar yüklüyoruz. Bu da bizim felaketimiz oluyor ve........

© T24


Get it on Google Play