Sandık'tan yükselen bir melodram Kokusu
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
23 Haziran 2024
Ebeveynlere merak ve hüzün duygularını bir arada yaşatmanın anahtarı bellidir. Kaçırılan çocuklar, velayet davaları, çocuklarını anneleriyle görüştürmeyen intikamcı babalar; izleyiciyi ağlatır, kızdırır ve böylece ekrana bağlar. Bu üç klişe temayı evire çevire tekrar tekrar işleyen Sandık Kokusu melodram kokuyor.
Aslında dizinin türü tam belli değil. İlk bölümde, anneannesi ile İstanbul'a giden Kuzey otobüste kaybolduğunda polisiye dizisi izleyeceğimizi ve Karsu'nun çocuğunun peşine düşeceğimizi hissederiz. Bir çocuk kaçırma hikayesi olarak algıladığım diziyi, küçük bir oğlum olduğu için izlemeye çekindim. Sonra bir baktım ki çocuk bulunmuş. Senaryonun ana meselesi bu değilmiş meğer. İstanbul'da annesiyle ve üç çocuğuyla birlikte yaşadığı lüks sitede Karsu, eski kocasına ve yeni sevgilisine komşu olmuş. Peki bir dizi, neden derinlemesine işlemeyeceği bir konuyla başlar? Hangi yönde ilerleyeceğini bilmediği için. İzleyicilere kısa süreliğine bir heyecan yaşatmak ve ilk bölümden dikkat çekmek amacıyla senaryoya eklenen acıklı sahneler pek işlemez.
Aynı çocuk, bir sezonda iki kere kaçırılır mı? Ne hikmetse failler Kuzey'e iyi davranır ve iki hadisede de çocuk bulunur. İlkinde, otobüsteki yalnız çocuğu götüren genç çift, ona iyi bakarak seyircinin kalbine bir nebze su serper. İkincisinde ise oğlan, birkaç saatliğine mafyanın eline düşer. Karsu'nun (Özge Özpirinçci) sevgilisi Atilla, kaçırılmasına sebep olduğu Kuzey'i hemen kurtarmak için mafya ile iş birliği yapar ve oğlu gibi sevdiği çocuğu sanki hiçbir şey olmamış gibi okula bırakır.
İlk vaka dizi tanıtımına uygun bir duygu sömürüsü, ikincisi ise Karsu'nun Atilla'dan ayrılmasını meşrulaştıran bir sebeptir. Kuzey, yaşadığı korkuyu yaptığı resimlerle ifade edince annesi olanları fark eder. Birçok izleyici Karsu'nun, çocuğunu istemeden de olsa tehlikeye atan bir erkek ile birlikteliğini artık uygun görmez. Böylece Metin Akdülger'in çok yönlü karakterinin........
© T24
visit website