Beckett'ten Lanthimos'a Merhamet Hikâyeleri
Diğer
T24 Haftalık Yazarı
21 Temmuz 2024
Yorgos Lanthimos'un son filmindeki en büyük tehlike, bilerek ve isteyerek boyun eğilen otoritenin tanrılaştırılmasıdır. Üç farklı hikâyeden oluşan Merhamet Hikâyeleri'nde, şirkette ya da sosyal çevredeki kuralları çiğneyenleri tutuklayacak bir polis ya da yargılayacak bir hâkim yok. Eğitimli ve kariyer sahibi karakterler bile ölümcül ve gelişigüzel kaidelere gönülden bağlı. Patronların ya da tarikat liderlerinin buyruklarına körü körüne uyanlar için merhamet, hiç gerçekleşmeyecek bir masal.
İlk hikâyede Robert (Jesse Plemons), sevgiyi itaat ile eş tutan patronu Raymond'a (Willem Dafoe) ölesiye sadıktır. Hangi kitabı okuyacağı, kiminle evleneceği, karısıyla ne zaman sevişeceği bellidir. Ofiste ne içeceğine ya da ne giyeceğine kendi karar veremez. Patronu istemediği için çocuk bile yapmaz. Raymond hayatının yönetmeni; Robert ise benliğinden vazgeçmiş bir kukladır.
[Spoiler içerir.]
Patron ve çalışanı arasındaki "sevgi" öyle güçlüdür ki uğruna cinayet bile işlenebilir. "Beni seviyorsan sana söylediğim arabaya çarparsın." der Raymond. Senaristliğe soyunan iş adamı, kazanın yerini ve saatini belirler. Kendi çekip yönettiği filmi izlemekten zevk alır. Ölümü göze alan şoför ise kaderine razıdır.
Robert, ölümcül senaryoyu oynamak istemediğinde ise patronu yönetmen koltuğundan kalkar. Fakat hükümdarından bağımsız tökezler. Raymond'un yokluğunda bile onun sevdiği restorana gider. Patronunun akılalmaz emirlerini o kadar benimsemiştir ki sonunda soluğu onun omzunda alır.
Filmdeki tutkulu efendi köle ilişkisi, bana Samuel Beckett'in Godot'yu Beklerken oyunundaki Pozzo ve Lucky'yi hatırlattı. Hayatın anlamını hayali bir Godot'da arayan Didi ve Gogo, Pozzo ve Lucky ikilisiyle tanışır. Pozzo, boynuna ip bağladığı ve kırbaçladığı kölesine "dans et," "düşün," "bavulumu taşı" gibi rastgele emirler yağdırır. İtilip kakılan ve aç bırakılan Lucky'nin ismi neden "şanslı"? Bir işi ve yoldaşı........
© T24
visit website