menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kökler yere, kanatlar göğe ait addedilseler de, "biz ayrılamayız!"

20 1
09.06.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

09 Haziran 2024

"Kendini anlatmak, hayatta kalmaktır."

Fernando Pessoa

İlk gençliğimde iyi bir yazar olmak istiyordum, her yazan gibi. Büyülü, tılsımlı sözleri olan... Babam istemiyordu, ama ben istiyordum. Sonra bir şey oldu, ne oldu bilmiyorum, ben artık sadece iyi bir insan olmak istiyorum. Kimliksiz, ama insan, iyi bir insan… Bundan başka da bir kimliği olmayan... İyi yetmiyor, iyi olmak, iyi bir insan olmak da yetmiyor. Çünkü bunlar döner sermeyenin işine yaramıyor. Durmadan kan içen bu çarklar bunlarla dönmüyor ve bu sermaye kimin eline geçse, onun gözünü döndürüyor. Gözü dönenlerin baş döndüren düzeni içinde başkalarının gözünde ne olduğunu da bu yüzden önemsiyorsun, önemseme. Ne olduğunu, kim olduğunu sadece sen biliyorsun. Onlar bilmiyor. Var olduğumuz müddetçe birileri için "herhangi biri" olmanın da bir kimliği oluyor, insanın yanında onun muhbiri gibi yürüyen. "İşte buradayım" demek, "işte burada" anlamına geliyor. Yolumuzu kesip de memur beyler hüviyetimizi görmek istediğinde yaşadığımız hislerden çok farklı bir şey bu. Sanki içimizi, içimizden geçenleri başkaları da görüyorlarmış gibi. İçimizden dünyanın kalbini nedensiz hançerlemek mi geçiyor sanki?

Kısılan ışıkların altında küçülen gölgelerin de bir heybeti var tabii. "Azınlıklar" deyince, hep bu geliyor aklıma. Birçok yanımızla tek başımızayız, "öteki." Ama insanlığın bir ferdiyiz, böyle de çok daha kalabalık değil miyiz? "Az" deyince, "Kökler ve Kanatlar, "çok" deyince, "İçimizdeki Orkestra." Niçin yok bunun ortası, yani hem "bizimlesin," hem "öteki." "Bizimlesin," diyenler de dosdoğru "bizdensin" diyemezler. Neden? Ayhan Işık'ın ölümü sonrası Nubar Terziyan'ın bir gazetede yayımlattığı taziye ilanının hikâyesini okuduğunuzda anlayacaksınız bunu. Bu kadar çok olup nasıl da birden bir ağacın yaprakları gibi ayrılıp birbirimizden azalıyoruz. İster dost olalım, ister düşman. Dünya saatiyle içinde bulunduğumuz zaman, biz insanlar bir aradayken de ayrıyken de kahır gibi geçecek. Bu bozuk saat gibi işleyen düzeni böyle kurmuşlar. Alin Ozinian gibi, "Kimlikleriniz sizin olsun" diyecek, yalnız yürüyeceksiniz. Yalnız olmak dünya kalabalığında dağlar gibi bir yük. Bu büyük yalnızlığı taşıyabilecek misiniz?

"Öteki"nin yanında durmak da öteki olmaktır bu yüzden. Taşıdığımız kimliklerin yanına böylece başka başka yaftalarla yeni kimlikler eklenerek, ama ne uzayıp ne de kısalarak yaşıyoruz. İçimizde kim olduğunu bildiğimiz biricikliğimizin cebinde, içinde yaşadığımız toplumun bizi tanımladığı bir kimlikle. Ceplerimizde taşıdığımız kimlikler, resmi kayıtlara hakkımızda geçenler yeter mi ama kim olduğumuzu söylemeye? Birçok insanın mezar taşına baktığımızda, sonra insanın sadece bir isim olduğunu görüp unutmuyor muyuz? Bir zamanlar yaşadığını bu dünyada… Biz insanlar, birbirlerimizi ortadan kaldırırken, sadece bir kimliği değil, bir kültürü, o kültürü gösteren şehirleri, dilleri, inançları ortadan kaldırıyoruz. El birliğiyle cinayetler işliyoruz, sonra da "biri gelsin de bizi bağışlasın" istiyoruz.

Herkesi her şeye karşın bağışlayacak biri olmak da güçlü olmayı gerektirir. Yüce gönüllülük başka bir şey… Çünkü un eleyen elde durduğu gibi durmuyor, insan eleyenlerin ellerinde tuttukları elek. Bu elekten, bu eleği tutan ellerden nesilden nesile kin geçecek. Bunu görüp bilip hem çok dayanıklı olacaksın bütün sarsıntılara dayanabilmek için, hem de çok hassas olacaksın aynı anda karşındaki gibi de bakabilmek için onun gösterdiği şeylere. Namümkün değil, ama çok zor böyle kabiliyetli olabilmek insanlar arasında. Şu köşeye ne zaman gelip harfleri yan yana dizsem, yan yana gelmeyecek herkesi "yana yana getirdim" diye seviniyorum, safça. Belki de hâlâ beş yaşında bir çocuğun gözleriyle baktığım için dünyaya. Kimse onların gördüğü gibi görmüyor çünkü hiçbir şeyi. Bu da "öteki" yapar mı insanı? Yapar. Uyumsuz ama fedakâr olmak öteki olmanın ilk şartı değil mi zaten? İster candan gitsin ister cepten, "ben onlar gibi olmayacağım" diye diye geçirdiğim ömür öyle ya da böyle zaten geçip gidecek.

Niçin artık birçok kitap ya da yazar hakkında kolayca bir şeyler........

© T24


Get it on Google Play