menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yakın zamanda kaybettiğimiz dostlar için...

33 9
24.02.2024

Diğer

24 Şubat 2024

En önemlisi elbette Füruzan idi. Vaktiyle hayli dost olduğumuz, benim hayatımda önemli bir yer tutmuş olan o sarışın kadın... Hem çok önemli bir yazar; hem sinemaya da ilgi duymuş bir büyük sanatçı idi. Ve gerçek dostlarına hep yardım elini uzatmış olan...

Evet, asıl adı Feruze Çerçi olan, ama belli bir tarihte bunu Füruzan yaptığı gibi, ünlü eşi ve ailesinin soyadını da "kullanmak" istemediği için tek bir ismin arkasına sığınan Füruzan... Burada yazarlığı üzerinde çok duracak değilim. Elbette ben de biraz okuyan her Türk vatandaşı gibi, ilk kitabı Parasız Yatılı'dan itibaren (1972) onu izledim. Ardından gelen 47'liler, Kuşatma, Benim Sinemalarım (ki bu onun Gülsün Karamustafa ile birlikte yönettiği çok hoş bir film oldu), Gecenin Öteki Yüzü gibi kitaplarını da yutarak okudum. Öylesine enerjikti ki, daha bir yıl önce son bir kitapla ortaya çıkmış ve yine okunmuştu.

Ama benim için ayrıca bir önemi var. O bir dönemde yönettiği Dünyanın Öyküsü dergisinin ilk sayısına benim bir hikâyemi almıştı: Müze Memuru Mithat'la Şişman Ayten adını taşıyan... O öyküyü çok sevmiş ve şunları yazmıştı:

"Bu öyküyü ilgiyle okudum; kahramanları sevdim. İstanbul'un, güzelim Samatya'nın kokusunu soluyarak, gülümseyerek kendini bana hemen sevdiren Ayten'le, Mithat'la tanışmış oldum. Bu binlerce yıllık kentin kalabalıklarında, dikkat etme çabası bile gösteremediğimiz o kavgasız, sıcacık aşk öyküsünü bize yaklaştıran yazarını da yanımda duyumsayarak..."

Evet, işte bu... Böylesine önemli bir yazardan ilk hikâyem için bu derece içten ve yüreklendirici bir iltifat almak... Ve diğer hikâyelerimle birlikte, Hepsi Senin İçin adlı bir kitap oluşturmak... Elbette arka kapağına onun yazısını ve yine beni öven Ahmet Ümit ve Elif Tanrıyar imzalı yazıları da koymuştum. Ne yazık ki bu hikâyecilik çabamı sürdüremedim. Sinema ve onun getirdiği sürekli film izleyip yazmak, hep Yedinci Sanat üzerine yoğunlaşmak kaygısı buna engel oldu.

O kitap sonradan birkaç baskı yaptı, Ve Füruzan benim için ebedi bir büyük dost kaldı. Kızı, Cumhuriyet'in sinema yazarı Aslı Selçuk'la ona hep bir şeyler yollardım: yeni bir kitap veya sadece bir selam... Aslı, ki babası da karikatürün büyük ustası Turhan Selçuk'tu. Yani İlhan Selçuk'un kardeşi... Aileye bakar mısınız!...

Ve sonunda Füruzan'ı kaybettik. Onu anma buluşmasına gittim elbette... Bana düşen görevi yaparak, onun asıl sinemayla olan ilişkisinin üzerinde durdum. Bir yönetmenliği, birkaç senaryosu... Bir de, üzerime görev değildi; ama beni tedirgin eden doğum tarihi üzerinde iki laf ettim. Yakınları; başta sevgili kızı Aslı Selçuk olmak üzere, onun doğum tarihini 1939 olarak açıklıyorlar. Oysa başvurabildiğim tüm kaynaklar bunu 1932 diye belirtiyor. Tam 7 yıllık bir fark. Kadınların yaşı filan sorulmaz diye soğuk espri yapacak değilim. Ama lütfen, bunun doğrusunu bulup açıklamak gerekmiyor mu?

Sevgili Erkan Özerman da bu sıralarda çekip gidenlerden biri oldu. 1938'de doğmuş, benim gibi Galatasaray lisesinde okumuş, Fransız kültürüyle yetişmişti. Ayrıca Paris'te sosyoloji ve siyaset fakültelerinde eğitim aldı. Çeşitli gazetelerde magazine dönük yazılar yazdı, radyo programları yaptı. Yakın dostu Dario Moreno üzerine bir kitabı da var (Remzi Kitabevi). 1970'lerde uluslararası İstanbul PomMüzik yöneticisi, 1979'da Fransız - Türk Dostluk Derneği Başkanı oldu.

Ama en önemli misyonu 1989 yılında başlattığı ve paralel olarak çalışan Best Model of Turkey ve Best Model of the World yarışmasının organizasyonudur. Özellikle ülkemizde kadın ve erkek olarak yılın modellerini bir jüriye seçtiren Özerman, sayısız genç insana ufuklar açtı ve bir anlamda hepsinin "babası" oldu. 2000'lerde buna Sportif Salon Dansları Derneği Kurucu Başkanı titri de eklenebilir.

Onunla dostluğumuz iyi-kötü yıllar boyu sürdü. Birçok kez Cannes Festivalinde karşılaştık. Günde 4-5 film izlediğimiz yıllardı ve ben arada çok sıkıldığım bir film olursa çıkardım. Ama o her filmi sonuna kadar izleme huyunu hep sürdürdü.

Ayrıca onunla telefon konuşması yapmak... Dünyanın en zor işlerinden biriydi. Sizi katiyen dinlemez, sadece kendisi konuşurdu. Birkaç........

© T24


Get it on Google Play