menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Neden bağırıyor bu kadınlar?

16 4
31.03.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

31 Mart 2024

Bugün yerli dizilerdeki sinirli kadın arketipi üzerine yazmak için bilgisayarın başına geçtim. Yazıyı yazdım da. Yazıya "Feminizm, güçlü erkekleri gördüğümüz bağlamlara daha fazla kadın yerleştirmek değildir" diye bir spot eklemek istedim. Ekledim de. Ama yazı o kadar uzun oldu ki, sanırım onun paylaşılma yeri bir pazar gazetesi için artık uygun değildi.

Bir durup düşünelim demek istemiştim, feminizm bolca yeni kadın temsili olsaydı, sizce bugün bu konu, dizilerle bize gümüş tepside sunulur muydu? Kadın temsillerinin bollaştığını, ekranların çiçek açtığını söylerken arketiplere hapsedilen temsilleri gördükçe içimden, dizilerdeki hemcinslerim gibi çığlık atmak geliyor çünkü. Elimizde önce kadınları histerik olarak adlandıran ve koca bir arketip külliyatını buna dayandıran bir temsil sistemi var. Ardından görülmeyen ve duyulmayan kolektif kadın öfkesinin bireye indirgenmesi ve marjinalleştirilmesi sorunu var. Yargı'daki Ceylin, Bahar'daki Rengin, Kızıl Goncalar'daki Mira, neden sürekli bağırıyor bu kadınlar? Bağırmadıklarında da çocuksulaştırılıyorlar. Bahar, giderek kadınlığından uzaklaştırılıyor ve sadece bir anneye indirgeniyor. Sebepler ve sonuçlar aynı sorunun bir parçası olarak düşünülmediğinde, kadınsı olarak düşünülen kimi başa çıkma yöntemleri (ağlama, bağırma, çığlık atma) bireye indirgendiğinde bu yapıyı kuran baskıcı gücün kendisi aradan çıkar.

Dizilerde gördüğümüz ehlileştirilmesi gereken kadın, sinirli, bağırıp çağıran, fazla duygusal kadın, çözüm bulamadığında mahkeme salonunda şak diye bayılan hâkim (Yargı dizisinin hâkime hanımı) varsa, işte burada sorunu ve çözümü birbirinden ayırmak gerekiyor. Kadın bedenini ve ruhunu nasıl bir başa çıkma aracı olarak kullanacağına kendisi karar verir. Çığlıklarını ve kırılganlığını bir kalkan yapabilir. Buradaki temel sorun öfkenin histeriye, kadınlığa ve dahası tek bir kadına indirgenmesi aslında. Kadınların kolektif öfkesinden değil ama sadece Ceylin'in öfkesinden bahsediyorsak o zaman bu öfke Ceylin'in mazur görülmesi gereken "kadın tarafına" yaklaştırılıyor ve düzeni koruyan her şeyin yerli yerinde kalmasına izin veriliyor. Yine yazayım, "feminizm, güçlü erkekleri gördüğümüz bağlamlara daha fazla kadın yerleştirmek değildir". Böyle algılandığında maalesef sorunların kolayca çözülebileceği yanılsamasına da yaklaşırız.

Karakter temsillerindeki arketipler hem kadın hem de erkekler için geçerli elbette. Yabani ve ehlileştirilmesi gereken her temsil, onu ehlileştirmeye çalışan bir karşı temsil yaratıyor ve........

© T24


Get it on Google Play