Kamuda makam arabası meselesi; bir kanun taslağı önerisi
Diğer
Konuk Yazar
10 Mayıs 2024
Son günlerin yoğun tartışma konularından birisi kamuda makam arabası kullanım biçimi oluşturuyor. Aslında konu kamu yönetiminde görev yapan ister siyasetçi ve seçilmiş isterse bürokrat ve atanmış olsun kamu görevlilerinin kamu kaynaklarını kullanımı konusundaki anlayışı ve yaklaşımları ile ilgili.
Aslında sorunu teknik açıdan çözmek sanıldığı kadar zor olmayabilir. Ama sorun kamu yönetimini yürüten kişilerin kamu kaynaklarını kullanım biçimindeki davranış kalıplarını değiştirmek isteyip istemedikleri ile ilgili. Güçlü bir siyasal irade kuşkusuz sorunun çözümüne doğru adım atabilir. Devlet dediğimiz kurum soyut bir organizmadır. Ona hayat veren kurumlar ve kurallardır. Sonunda bu kurumları ve kuralları da şekillendiren ve uygulayan insan unsurudur, onun yetişme ve dünyayı algılaması ile ilgilidir.
Makam arabası sorunu ele alırken sorunun toplumsal vicdanda tepkiye dönüşen bir uygulama hale gelmesini sağlayan ve kolaylaştıran etkenlere bakmalıdır. Bunlar değiştirilebilirse ve düzeltilebilirse konu bir sorun olmaktan belki de çıkabilir. Bunun yolu kuşkusuz devlette konunun bir düzenleme ile çözülmesidir. Niçin böyle oldu sorusu ile ilgilenmiyoruz. İlgilendiğimiz ne yapılabileceğidir.
Uygun olmayan kullanımların yasal yaptırımlara bağlanması gerektiği de düşünülürse kamuda makam aracı kullanımının düzenlenmesinin özel bir kanun ile yapılması gerektiği kanısındayım. Çalışma yaşamında 35 yıl boyunca özel sektör ve kamu sektöründe şoförlü makam aracı tahsis edilen bir yönetici olmanın deneyimi ile bazı düşüncelerimi ve yapılacak bir yasal düzenlemedeki temel noktaları paylaştırmak isterim.
Diğer yandan aşağıda paylaşacağım temel ilkelerin yasa metnine dönüştürülmesi yönünde de bir hukukçu olarak kendimce (belki de hataları, yanlışları, eksikleri ve aşırılıkları ile) bir taslak sunuyorum. Yasanın metninin ve sözel ifadesinin açık ve kesin biçimde kurallar içermesi gerekir. Yasada bırakılacak açık kapılar, duraksamaya neden olacak ifadeler yasanın uygulamada kolaylıkla dolanılmasına ve hatta uygulanmaz bir kurallar setine dönüşmesine neden olabilir. Siyasetçi ve bürokrat, özlük haklarına dokunacak uygulamayı getirecek düzenlemeden hiç hoşlanmaz ve içinden geçilen koşullar nedeniyle onun çıkarılmasını engelleyemez ise yerleştirdiği bazı hükümler, birbirini dışlayan kurallar ile çelişkiler ve bıraktığı açık kapılar ile yasayı “aksak” bir metine dönüştürmek ister.
1) Makam aracı tahsisi konusunda yapılacak bir düzenleme öncelikle kapsamında hangi kuruluşların olması gerektiği sorusunu cevaplamalıdır.
Kuşkusuz genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, sosyal güvenlik kurumları ve Mahalli idareler kapsamda olmalıdır.
Ancak kamu yönetimini virüs gibi saran bir konu vardır. Bu da çok sayıda kamu kurumu doğrudan veya dolaylı biçimde bağlı şirketler kurarak oluşturdukları şirketler toplulukları, yine kurulan vakıf ya da benzeri tüzel kişiler kurmasıdır. Kurumlar bu şekilde kamu yönetiminin kısıtlarını dolandıkları, kendi aile kuruluşuymuş gibi yönettikleri kendilerine bağlı arka bahçeler tesis etmektedirler. Birçok kamu yöneticisi de kamu kurallarına tabi olmayan ya da olmaması gerektiği düşünülen bu kurumların olanakları üzerinde tasarrufta bulunurken kullandıkları araçlar da bunlarca tahsis edilebilmektedir. Söz konusu kurumların kanun kapsamına alınmalıdırlar.
Bu nedenle genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler ile bunların kurduğu, bunların yönetiminin ve çoğunluğunun denetimini tek başına veya birlikte belirledikleri şirket, vakıf ve diğer tüzel kişiler bu Kanunun kapsamında olmalıdırlar.
Kanunla ya da kanuna dayanılarak veya Cumhurbaşkanlığı kararıyla kurulmuş olan kamu tüzel kişileri, şirketler, fonlar, vakıflar yanında iktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, işletmeleri ile bağlı ortaklıkları, iştirakleri de kapsamda olmalıdırlar.
Bankacılık Kanunu ve diğer düzenlemeler uyarınca yönetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Kurumuna devredilen şirketler ve diğer tüzel kişiler ile Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yönetimine kayyım tayin edilen şirketler de kapsama alınmalıdırlar. Çünkü bu şirketler ve kurumlar kamunun güvenine teslim edilen kuruluşlardır. Bunların kaynakları ve varlıkları da korunma altında olmalıdır.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına çalışan dernekler ve Vergi Muafiyeti tanınan vakıfların da kapsamda olması gerektiğini düşünüyorum.
2) Düzenleme kapsamındaki kuruluşların sahip oldukları araçları kanunun kapsamında bile olsalar başka kuruluşlara tahsis edememeli, başkalarının kullanımına bırakamamalıdır.
Kamuda araba kullanımının bozulmasında ve kötüye kullanımındaki en önemli nedenlerden birisi kurumların kendi görevlileri dışında başka kişiler ve kuruluşlara araçlarını vermelerdir. Bu kamu araçlarının kullanımı üzerinde bunların sahibi olan kuruluşun bile gözetiminin kaybolmasına neden olmaktadır. Çoğu kez kurum kendisine ait bir aracın nerede ve kimin kullanımında olduğunu bilmemektedir.
3) Düzenleme hangi tip araçların makam aracı olarak tahsis edilebileceği sorusuna cevap vermelidir.
Kanınızca kapsamdaki kuruluşlar kullanım amacı ve tahsis yeri ve biçimi ne olursa olsun şoför dahil en fazla 5 oturma yeri olan, motor silindir hacmi en fazla 2.000 cm küp veya sadece elektrik motoru olanlarda motor gücü en fazla 160kW olan Türkiye’de üretilmiş olan otomobili kendi adlarına tescil ettirebilmeli ve makam aracı olarak tahsis edebilmelidir.
4) Düzenleme kimlere makam aracı tahsisi yapılabileceğini açık, kesin net biçimde belirlemelidir.
Bunun için kanuna ekli bir liste ile makam aracı tahsisi yapılacak makamlar belirlenmelidir. Bu belirleme sınırlı ve az sayı kuralı ile ve sınırlayıcı bir yaklaşımla belirlenmelidir. İlke, yönetici konumunda olan bazı makamlara makam aracı tahsisi olup bu liste dışında kalanlara makam aracı niteliği taşıyabilecek ve fiili duruma dayalı biçimde araç tahsisi yapılmamalıdır.
Bir başka önemli husus araçların hangi makama ve kime tahsise edilmiş olursa olsun ve hangi amaçla kullanılırsa kullanılsın kapsamdaki kuruluşların adına tescil edilmiş olan ve bu kuruluşların kullanımında olan araçların iki taraftaki kapılarına kolayca görünür ve okunur biçimde “kamu hizmetine mahsustur” ibaresi yazılı olmalıdır.
5) “Bir makama bir araç” tahsisi ilkesi benimsenmelidir.
Makam aracı tahsisi yapılacak kişi birden fazla kuruluşta görev üstlenirse ona sadece asli ve sürekli görev yeri olan kuruluş tarafından makam aracı tahsisi yapılabilmelidir. Bu kuruluş dışında başka kuruluşlar ve kişiler tarafından bir kişinin veya onun aile fertlerinin kullanımına araç tahsis edememelidir.
6) Finansal kiralama ya da başka tür biçimlerde kiralama yoluyla araç kullanımı önlenmelidir.
Kamuda araç ve makam aracı savurganlığının önemli nedenlerinden birisi finansal kiralama yoluyla araç kiralanması, hatta filo biçiminde kiralamalar yapılmasıdır. Bu nedenle kamu kuruluşları ilke olarak ancak ve ancak kendi adlarına tescil edilmiş her çeşit motorlu araçları (bazı istisnalar dışında) faaliyet ve hizmetlerinde kullanabilmeli, makam aracı olarak tahsis edebilmelidir. Kanun finansal kiralama ya da başka bir biçimde kiralama yoluyla münferit ya da filo biçiminde araç, özellikle de otomobil kiralanmasını yasaklamalı; yapılmış olan sözleşmelerin de feshini öngörmelidir.
7) Kanunda bazı özel haller ve istisnai durumlar kesin, açık ve anlaşılır biçimde belirlenmelidir. Bunlar ise çok sınırlı olmalıdırlar.
Bunların başında ise devletin ana erklerini temsil eden Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı gelmekte olup bu makamlar Kanun kapsamı dışında tutulmalı ve bu makamlar kendilerine tahsis edilecek makam aracını da kendileri belirlemelidirler. Cumhurbaşkanı Yardımcısına tahsis edilecek makam otomobili de Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmelidir. Eski Cumhurbaşkanlarına Cumhurbaşkanı kararı ile ve Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek makam otomobili tahsis edilebilmeli ve bu durumda eski Cumhurbaşkanları arasında farklılık yaracak bir uygulama yapılamamalıdır.
Başka bazı istisnai halleri kendimce Taslakta hatırlatmaya çalıştım.
7) Kanunun gözetim ve denetimi Sayıştay’a verilmelidir.
Sayıştay Kanunun gözetim ve denetimini yapmalı ve her yıl düzenleyeceği konuya ilişkin raporu TBMM Başkanlığına sunmalı ve bu rapor Sayıştay’ın sitesinde açıklanmalıdır.
8) Kanunun emredici kuralları yaptırıma bağlanmalıdır.
Konu kamu kaynakları ve kamu varlıklarını kullanım olunca kuralları ihlal edenler hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 257 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “görevi kötüye kullanma” hükümlerinin uygulanması uygun düşecektir.
9) Kapsamdaki kuruluşlar bağımsız denetime tabi tutulmalıdırlar
Kanun kapsamındaki vakıflar, şirketler, fonlar, dernekler, müesseseler, tüzel kişiliğe sahip kurumlar, belediyeler, meslek kuruluşları hesaplarını ve Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olarak hazırlanmış olan finansal tablolarını Sermaye Piyasası Kanunu’nda öngörülen düzenlemeler çerçevesinde yıl sonu itibariyle bireysel bazda ve konsolide bazda bağımsız denetimini yaptırmak, bağımsız denetim raporlarını internet sitelerinden yayımlamak ve en az 8 yıl süreyle muhafaza etmekle yükümlü olmalıdırlar.
10) Kanunun Uygulamasına Geçiş
Kanun yayınlandığında kanunun emredici hükümleri ile uyuşmayan makam aracı tahsis ve uygulamaları, yapılmış kiralama sözleşmelerinin birer müktesep hak gibi algılanmaması için Kanun açık biçimde kısa bir geçiş süresi öngörmelidir. Kurumlar bu süre içinde makam aracı tahsisini Kanuna uygun hale getirmeli ve finansal kiralama sözleşmelerini sonlandırılmalı
Madde: 1- Kanun amacı bu Kanun kapsamındaki kuruluşlarda, Kuruluşa ilişkin hizmetler, işler, faaliyetler ve görevlerin yerine getirilmesinde kullanılması amacıyla bu kuruluşların motorlu araçlar edinimi, tahsisi, kullanımı ve elden çıkarımında tasarruf, etkinlik ve verimliliği sağlamak; kuruluş görevlilerinin kuruluşun varlıklarını ve kaynaklarını özenle ve sakınarak kullanmalarını gerçekleştirmektir.
Madde: 2 – Yöneticileri ile görevlilerine makam aracı tahsisi bakımından;
(a) Aşağıdaki Kamu İdaresi, Kurum ve Kuruluşları;
(i) Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, sosyal güvenlik kurumları,
(ii) Mahalli idareler ile bunların kurdukları şirketler ve işletmeleri
(iii) Kanunla ya da kanuna dayanılarak veya Cumhurbaşkanlığı kararıyla kurulmuş olan kamu tüzel kişileri, şirketler, fonlar, vakıflar,
(iv) İktisadi devlet teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, işletmeleri ile bağlı ortaklıkları, iştirakleri,
(v) Türkiye Varlık Fonu A.Ş. ve portföyünde yer alan şirketler, tüzel kişiler ve fonlar
(b) Bankacılık Kanunu ve diğer düzenlemeler uyarınca yönetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Kurumuna devredilen şirketler ve diğer tüzel kişiler;
(c) Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca yönetimine kayyım tayin edilen şirketler;
(d) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, Kamu yararına çalışan dernekler ve Vergi Muafiyeti tanınan Vakıflar;
(e) Yukarıda (a) ve (b) fıkrasında yer alan kuruluşların yönetiminin ve çoğunluğunun denetimini tek başına veya birlikte belirledikleri şirket, vakıf ve diğer tüzel kişiler
bu Kanunun kapsamındadırlar.
Madde: 3 - Bu Kanunun uygulamasında
Araç: Arazi taşıtı, kaptıkaçtı, minibüs, otomobil, panel van şeklindeki motorlu araçları,
Araç sahibi: Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kuruluşu,
Arazi taşıtı: Karayollarında yolcu veya yük taşıyabilecek şekilde imal edilmiş olmakla beraber bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilen ve arazi taşıtı olarak tescil edilen........© T24
visit website