Füze saldırılarının görünmeyen koridor boyutu
Diğer
22 Nisan 2024
Orta Doğu’da epey bir zamandır “soykırım” olarak da tariflenen İsrail vahşeti sürerken İran ile İsrail arasında füzelerin de gidip geldiği çok şey oluyor son haftalarda. Suriye’deki İran Büyükelçiliğini bombalayarak bazı yetkililerin ölümüne de sebep olan İsrail’in Tahran yönetiminin meşru müdafaa niteliği atfettiği saldırısını karşılarken tarihte ilk kez olarak ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün’ü kapsayan bir uluslararası koalisyonu arkasına aldığına da tanık olduk.
İngiltere ve Fransa zaten bir anlamda “eş durumundan” orada olacaklardı. Ürdün de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğer ülkelerin savaş uçaklarının kendi hava sahasını kullanmalarına izin vereceğini, hatta İran tehditlerini engellemek hava savunmasının kullanılacağını söylemişti zaten. Ancak İsrail’e destek veren koalisyonun bu ülkelerle sınırlı kaldığını zannederken, Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin de İran’ın füze saldırısı sırasında Tel Aviv’e destek verdiklerini düşündüren birtakım gelişmeler oldu. Hiçbir makamdan bu konuda resmi bir açıklama yapılmamasına rağmen neden böyle düşündüğümü açıklayayım, öncelikle. Zira bu konunun izini sürdüğümüzde ilginç bir olgunun eşiğinde bulacağımız kendimizi.
Böyle düşünmeme sebep olan gelişmelerden ilkine The Jerusalem Post gazetesi, 15 Nisan tarihli dijital nüshasındaki bir haberinde yer verdi. Habere göre, Kraliyet ailesine yakın bir kaynak İsrailli KAN medya grubuna, Suudi Arabistan’ın hava sahasındaki herhangi bir şüpheli varlığı otomatik olarak engelleyecek bir sistemi olduğunu söylemiş ve “İran'ın, vekil gücü Hamas aracılığıyla, ABD'nin Suudi Arabistan ile normalleşme anlaşması yapma çabalarını engellemek için Gazze savaşını kışkırttığını” iddia etmişti.
Gerçi çok şaşırtıcı değil böyle bir söylem. Ayrıca Suudi Krallığının İran’ın saldırısını kendi web sitesinden kınadığını da biliyorduk. Bu arada, El Arabiya, 15 Nisan tarihli haberinde, Suudi resmi kaynaklarının kendilerine İran'ın insansız hava araçları ve füzelerinin önlenmesi faaliyetine Suudi Arabistan'ın katılmadığını bildirdiklerini kaydetmişti. Ancak Wall Street Journal gazetesi, aynı tarihli haberinde, bu ülkeler tarafından başka bir “görevin” icrasına dikkati çekiyordu. Gazeteye göre, Suudi Arabistan ile BAE yönetimleri -en başta konuya temkinli yaklaşmakla birlikte- İran’ın İsrail topraklarını 300’ün üzerinde İHA ve füzeyle vurduğu saldırının öncesinde Washington'la birtakım görüşmeler yapmışlardı. İki ülke bu görüşmelerin ardından radar takip bilgilerini de içeren istihbarat paylaşmayı kabul etmişlerdi. Denildiğine göre, İran yetkilileri saldırı öncesinde Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinden meslektaşlarına yapacakları saldırıyla ilgili kapsam ve zamanlamaya dair bilgi paylaşmış, hava sahalarında o zaman diliminde gerekli önlemi almalarını rica etmişlerdi. Bu ülkeler de o bilgileri doğruca ABD ile İsrail’e yetiştirmişlerdi. (Gerçi böyle bir ihtimali İran’ın öngörmeyeceğini zannetmiyorum. Dolayısıyla işlerin çok sayıda partinin bilgisi dahilinde ve “kontrol altında” yürümesi de istenmiş olabilir.)
Zaten ABD'li yetkililer, İsrail'in Şam’daki İran konsolosluk binasına saldırmasının ardından Arap hükümetlerine İran'ın İsrail'e yönelik gerçekleştireceği misillemeye dair istihbaratı kendileriyle paylaşmaları yönünde baskı yapmaya........
© T24
visit website