İkinci öğretim kalktı darısı diğer adımların başına
Diğer
12 Temmuz 2024
19 Kasım 1992 tarihinde 2547 sayılı yüksek öğretim kurumlarında ikili öğretim yapılmasına dair bazı maddelerin değiştirildiği kanun yayımlanmıştı. Üzerinden tam olarak otuz iki sene geçmiş ve dün YÖK başkanı Prof.Dr. Erol Özvar'ın açıklaması ile devlet üniversitelerinin tamamındaki ikinci öğretim programları kaldırıldı. Özvar, "Bu dönem üniversitelerimizdeki program kalitesini artırmaya yönelik belki de en önemli çalışmamız devlet üniversitelerimizdeki ikinci öğretim programlarının kapatılması olmuştur. Vakıf üniversitelerimizin de gelecek yıla yönelik planlamalarını buna göre yapmalarını bekliyoruz" dedi.
Şimdi size son otuz yılını üniversitede geçiren birisi olarak kısa bir özet geçeyim. Hem öğrenci hem de daha sonra öğretim üyesi olarak yer aldığım Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde ikinci öğretim konusu başından itibaren olumsuz karşılanmıştı ve şimdi bir kısmı rahmetli olmuş olan değerli hocalarım, söz konusu uygulamanın üniversite kalitesini düşüreceği düşüncesiyle bu uygulamaya daha en başından kapıyı kapatmışlardı. İyi ki de öyle yapmışlar ve üniversitenin bir ticarethane görünümüne kavuşmasının önünü hiçbir zaman açılmasına müsaade etmemişler.
Daha sonraki dönemde yine Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde ikinci öğretim derslerine hoca olarak katıldım ve durumun neden netameli bir içerik arz ettiğini burada ders verildiğinde çok daha iyi anladım. Öncelikle bir sosyolog olarak kurumlarda devamlılığın esas olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekir. Bu durumun ülkemizdeki uygulamasına baktığımızda ise hiç de böyle bir şekilde ilerlemediğini hatta her atanan yeni YÖK başkanı ile yeni uygulamaların hayata geçirildiği gerçeğini yaşamak durumunda kaldığımızı da hatırlatmalıyım.
Bir dönem yüksek öğrenim kurumuna ilişkin anlayışımızın tüm ülkeyi en ince kılcal damarlarına kadar üniversite ile donatması istenmişti ve bu durum bir başarı olarak gösterilmişti. Aradan geçen zaman içerisinde yapılan işin ülkede üniversitelerin kurumsallaşmasına sağlamak yerine üniversitelerin taşralaşmasını sağlamak olduğu anlaşıldı ancak bu konuda da ne yazık ki iş işten geçmiş oldu! Dikkatli bir inceleme ile ikinci öğretim açılan yüksek öğrenim kurumlarının büyük çoğunluğunun sonradan kurulan ve çok daha az sayıda öğretim üyesine sahip bulunan yerler olması da bir bakıma tesadüf değildi. Bu sayede hızla kadrolaşmanın yanı sıra öğretim üyelerinin daha fazla ders vermesi karşılığında daha çok para kazanmasının önü açıldı. Bir başka ifadeyle bilimsel anlayış........
© T24
visit website