Ey yalnızlık ne kadar kalabalıksın!
Diğer
16 Şubat 2024
Geçtiğimiz hafta sonu TÜİK verileri açıklandı ve yalnız yaşayan insanların sayısı 5 milyon 192 bin 825 kişiye ulaştığını öğrenmiş olduk. Anadolu Ajansının haberi bu konuda şu ifadeleri içermekteydi:
"Tek kişilik hane halkı sayısı, 2014'te 2 milyon 931 bin 85 olurken bu sayı 2015'te 182 bin 411 artışla 3 milyon 113 bin 496'ya çıktı. 2016'da bir önceki yıla kıyasla 203 bin 398 artışla 3 milyon 316 bin 894'e ulaşan tek kişilik hane sayısı, 2017'de 3 milyon 491 bin 148, 2018'de 3 milyon 730 bin 505, 2019'da 4 milyon 62 bin 576 olarak kayıtlara geçti. Kovid-19 salgını döneminin yoğun yaşandığı 2020 yılında da yalnız yaşayanların sayısı, 342 bin 421 artışla 4 milyon 404 bin 997'e yükseldi. Son 10 yılda tek kişilik hane halkı sayısı en çok, salgının etkilerinin devam ettiği 2021'de arttı. Bu yılda tek kişilik hane halkı sayısı 2020'ye göre 376 bin 603 artışla 4 milyon 781 bin 600'e çıktı. Sonraki yıllarda artış trendinin hızı yavaşladı ve yalnız yaşayanların sayısı, 2022'de 285 bin 731 artışla 5 milyon 67 bin 331'e çıktı. Geçen yıl ise tek kişilik hane halkı sayısı 125 bin 494 artışla 5 milyon 192 bin 825'e ulaştı. Böylece son 10 yılda tek yaşayanların sayısı yüzde 77,2 artış gösterdi."
Sayılar göründüğünden çok daha anlamlı hususları bünyelerinde barındırmaktadırlar. Asıl önemli olan husus söz konusu bu sayıları doğru bir şekilde okuyabilmekten geçecektir. Bu noktada ülkemizin bir taraftan hızla yaşlanma eğilimi içerisine girdiği gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız ki bu durumun toplumsal hayatımızın bütün veçhelerine olabilecek olan etkilerinin halen farkında dahi değiliz. Ne merkezi yönetimin ne de yerel yönetimlerin bizi bekleyen yakın ve uzak gelecek konusunda hazırlıklı oldukları bir dönemden geçiyoruz. İşin asıl ilginç olan kısmı ise bu sayıların ülkemizin başta ekonomisi olmak üzere bütün diğer alanları doğrudan etkileyecek bir yapıya sahip olması durumudur. Ülkemizin nüfus istatistiklerinde yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı ilk kez çift haneli rakamlara ulaşmak suretiyle yüzde 10,2'ye karşılık gelmiştir. Türkiye'nin ortanca yaşı 34'e yükselmiştir. Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Ortanca yaş, nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden bir tanesidir:
Türkiye'de 2022 yılında 33,5 olan ortanca yaş, 2023 yılında 34'e yükselirken, cinsiyete göre ortanca yaşın erkeklerde 32,8'den 33,2'ye, kadınlarda ise 34,2'den 34,7'ye yükseldiği görülmektedir.
Doğum ve ölüm istatistiklerinin bize söylediği net bir gerçeklik var: Türkiye'de nüfus giderek yaşlanıp daha geç ölürken, daha az doğum meydana geliyor. Bu ise önümüzdeki elli yıl içerisinde ülkenin işinin hiç de kolay olmayacağı bir duruma doğru hızla yol almakta olduğumuz anlamına geliyor. Bu yazıdaki amacım ülkenin içindeki net sayısı bilinmeyen yabancı nüfusun durumunu tartışmaya açmak değil! Bununla birlikte bu durumunda önümüzdeki dönemde çok daha fazla konuşulacak olduğunu hep birlikte göreceğiz. Ekonomik alanda yaşanan sorunlar arttıkça ülke içindeki yabancı nüfusun daha çok tartışılacağı ve siyasal alanda da etkiler yaratacağına şahitlik edeceğiz. Asıl konumuz olan tek kişinin yaşadığı ve her yıl daha da fazlalaşacağı meseleye dönüş yapalım. Tek kişinin yaşadığı hane sayısının artması demek beraberinde bu kişilerin........
© T24
visit website