Sızı...
Penceremden İstanbul’un o vakitsiz karanlığını seyrediyordum...
Göğsümde, sol yanımda ağır bir sızı... Kocaman karanlığın sağında, uzanıp tutuverecekmişim uzaklığında, ışıltılar içinde bitmiş, bitmemiş ve hatta henüz başlamamış, yani kapalı kapılar ardında ihalesi kotarılan, paylaşımı yapılan uzun, upuzun gökdelenler zaferlerini kutluyorlardı...
Solumda, taa aşağılarda utanılası, ağlanası bir sefalet... Soluduğu havada ucuz, karbondioksiti bol kömür bulutları asılı, Kurban Bayramı’nın kanıyla yoğrulmuş, kırmızıya çalan yapış yapış çamurun üzerine tünemiş, birbirine tutunurcasına yaslanmış sessiz gecekondular olmayan ve hiç olmayacak geleceklerine ağıt yakıyorlardı ...
Televizyonda Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, devletin valilerine, kaymakamlarına kamyonun şoför mahalline oturup ev ev dolaşmaları, insanlara kömür dağıtmaları talimatı veriyordu... O kömürlerle ısınılacak, karbondioksit yüklü bulutları ise asla terk etmemecesine o zavallı mahallelerin üzerinde asılı kalacaktı...
Gazetede, iktidarın 2008 yılında ücretsiz kömür dağıtımı için 232 trilyon lira ödenek ayırdığı yazıyordu. Böylece 2003 yılından bu yana........
© Sözcü
visit website