Cumhuriyet ve erbabı bilir
Sıcak bir Ağustos ayında, öğle vakti.
ATATÜRK Ulus’ta meşhur KARPİÇ LOKANTASI’nda, yine cam kenarındaki masasına oturmuş, kafasında bin bir düşünce, yoldan gelip geçenleri seyrediyor.
Yolun karşı tarafındaki bir hareketlilik dikkatini çekiyor.
Yoldan gelip geçenlere;
içindeki buzlu şurubun ısınmaması için;
sırtındaki, meşinle kaplı bakır ibriğinden, beline bağlığı 4-5 gözlü tahta bardaklıktan çıkardığı tahta bardağı, elindeki su ibriğinden döktüğü suyla, şöyle bir çalkaladıktan sonra, belini öne doğru eğiyor, şerbetle dolan bardağı müşterisine uzatıyor.
Göğsündeki namı olan yazıyı, bu kere yüksek sesle uyumlu ve sattığı soğuk şurubunu da metheder bir üslupla bağırıyor;
“ERBABI BİLİR… erbabı bilirr…”
Mustafa Kemal hoşlandığı bu sahnenin baş aktörünün, yanına davet edilmesini istiyor.
ATATÜRK’ün huzuruna, ibriği sırtında, ter revan içerisinde çıkarılan ‘Erbabı Bilir’ biraz endişeli ve şaşkın;
“Bana bir bardak şurup verir misin?”
diyen ulu........
© Sözcü
visit website