menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Silivri

52 27
yesterday

Tarih 25 Eylül 2024...…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyaretinde... Gazeteciler kendisine 30 Ağustos’ta yaptığı ‘iç cephe’ açıklamasını hatırlatıyor.

Bakın nasıl cevap veriyor: “Biz aynı şeye sevinme, bunun yanında aynı şeye üzülme, aynı şiirde duygulanma, aynı marşta göğsümüzün kabarabil-
mesi halini hep birlikte yaşamalıyız.
Bütün bunlarla beraber iç cephe hedeflerimiz, bizim Kızıl Elmamızdır. Bizi o hedeflerden vazgeçirmeye, bizi yılgınlığa düşürmeye, bizi usandırıp umutsuzluk girdabına sürüklemeye çalışanlar, işte o iç cepheyi hedef alıyor. Biz o iç cepheyi çökerttirmeyiz. Orada çok kararlıyız...”

Sonrasında birkaç kez daha ‘güçlü iç cephe’ mesajı veriyor.

Bir gün, “Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak iç cephemizi sağlam tutmaya gayret ediyoruz” cümlesi çıkıyor ağzından.

85 milyon demek, ‘kimseyi birbirinden ayırmıyorum’ demek. ‘Hepimiz farklılıklarımıza rağmen biriz’ demek.

Değiliz!

Öyle uzun zaman geçti ki birlikte sevinmeyeli, üzülmeyeli.

Acıyı bile paylaşamıyoruz, 78 kişiye mezar olmuş yangın yerinde cepheleşmeyi başarmış bir milletiz biz.

Yetkiyi elinde tutan, ancak hiçbir sorumluluk taşımayanlarla, yetkili olmayıp suçlananların kendini savunmaya geçtiği bir ortamda yaşıyoruz.

Yahu bir Allah’ın kulu istifa etmez mi?

Etmez, herkes kendi cephesini savunacak çünkü. Oyunun kuralı bu. Sonunda bir tarafın kazanmış görüneceği, aslında herkesin kaybedeceği bir oyunun...

Tamam, diyelim suçlu değilsiniz ama sorumlusunuz. Ve suçlu olup olmadığınızı ortaya koyacak adli süreç bitene kadar kenarda duramaz mısınız?

Bu kadar mı değerli koltuklarınız?

Sorunun yanıtı belli. Burası koltuklarına aşık insanların ülkesi. İstifayı literatürden silmiş, ‘affını istemek’ gibi enteresan bir ifadeyi siyasi edebiyatın parçası yapmışız.

Ne sendikası, ne parti başkanı, ne bakanı istifa ediyor. O koltuklar için yapmadıkları kalmıyor.

Sonra da “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” gibi beylik cümlelerle kendilerini vatansever listesine koyuyorlar.

Yetmez mi?

İhtiyacınız olduğunda ötekileştirdiklerinizden ‘biz’ diye bahsediyorsunuz. Kutuplaşma ihtiyacı hasıl olduğunda veya gündemi başka yerlere çekmek istediğinizde mahalleleri kalın çizgilerle ayırıyorsunuz.

Sizin gibi düşünmeyenlere, hazırolda yaşamayanlara bu ülkenin yurttaşı değilmiş gibi........

© Sözcü


Get it on Google Play