menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Meksika Yazıları 3: Meksika-ABD ilişkileri

30 5
30.08.2025

Meksika yazılarının üçüncüsünde Meksika ve ABD arasındaki ilişkileri ele alacağız. ABD ve Meksika’dan 12 bin kilometre kadar uzaklıkta bulunan Türkiye için de dersler çıkartabileceğimiz bir öykü olacak bu.

Meksika 1821’de İspanyollardan uzun süren bir mücadele sonrasında bağımsızlığını kazanır. Ancak bağımsızlığını koruması kuzeyindeki saldırgan komşusu nedeniyle kolay olmayacaktır. Daha 19. yüzyılda habis özellikler gösteren ABD, 20. yy’da emperyalist hegemonyanın tepe ülkesi haline gelecektir.

Aşağıdaki haritada bağımsızlıktan sonraki Meksika sınırları görülüyor. ABD ise o zaman yayılmacı bir politika izliyor ve doğal olarak gözünü güney komşusu olan Meksika’ya dikiyordu. 1845’te bir ABD heyeti Meksika’ya gider ve 20 milyon dolara haritada görülen Kaliforniya ve Yeni Meksika’yı satın almak isteğini iletir, istek reddedilir.

Bunun üzerine Meksika topraklarını ihlal eden bir ABD askeri birliği ile Meksika ordusu arasında kimsenin ölmediği bir çatışma çıkar, bu açıkça ABD’nin bir savaş nedeni bulma arayışını yansıtan bir kışkırtmadır.

ABD böyle bahaneler yaratmayı, dünyanın Roma’dan sonra gördüğü en ahlaksız pragmatizmine sahip devlet olarak defalarca sergileyecektir. 1989’da İspanya’ya savaş açmak için kendi gemisini batıracak, Japonları kendine saldırtmak için 1940’da ekonomik bir açmaza sürükleyecek, 2003’te Irak’ta olmayan kitle imha silahları için yalan üstüne yalan söyleyecekti.

Ayrıntısı çok olan ve üç yıl süren savaş sonunda Meksika yenilir, ABD ordusu başkenti işgal eder. Bu koşullarda yapılan anlaşmada Meksika topraklarının yarısını 15 milyon dolara ABD’ye devretmek zorunda kalır. Bugün ABD’nin Kaliforniya, Arizona, Yeni Meksika ve Teksas eyaletleri ağırlıklı İspanyolca konuşan nüfusları ile bu şekilde ilhak edilmiştir. ABD’ye bu toprakların parayla satıldığı klişesi altında asimetrik ve alçakça bir savaş yatmaktadır.

Geçen hafta 1877-1910 arasındaki Porfirio döneminden ve bunu takip eden 10 yıl içindeki Meksika Devrimi’nden bahsetmiştik.

Artık bu dönem kaba ilhak yöntemlerinden çok emperyalizmin başlıca mekanizması olan sermaye ihracatı ile ABD’nin Meksika’yı sömürmesi şeklinde kendini gösterir. 1884’te 110 milyon pezo olan dış yatırım, 1911’de 3,4 milyar pezoya çıkmış, ülkenin maden, petrol ve demiryolları yabancı tekellerin eline geçmiş, çok sayıda yabancı banka kurulmuştur.

Meksika Devrimi boyunca ise ABD birbirleriyle savaşan aktörlerden hangisinin işine yarayacağına odaklanmıştır. Bu dönemde ABD Başkanı büyük bir illüzyon ile halkların koruyucusu olarak bilinen ve Nobel Barış Ödülü alan Woodrow Wilson’dur. Wilson’un marifetiyle devrim sonrası Meksika’yı daha kolay yönlendirebilmek için ABD Meksika’nın liman kenti Veracruz’u 1914’te işgal eder. Bahane olarak iki ABD’li askerin kısa........

© soL