menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gezi Parkı’ndaki çamlar nasıl bardak oldu?

59 9
21.08.2024

AK Parti kurucularından Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, 79 yaşında hayatını kaybetti. Gürdoğan, Mavera dergisini çıkaran ekip içinde yer almış, uzun yıllar Yeni Şafak’ta da yazmış, İslami kesiminin önemli entelektüellerinden biriydi.

2013 yılında adı ilginç bir biçimde gündeme gelmişti.

Gezi Olayları sırasında.

Gezi Parkı’nda eylemciler ile Başbakan Erdoğan arasındaki ilk temas AK Parti’ye yakın bir işkadının organizasyonu ve Erdoğan’ın basın danışmanın davetiyle olmuştu.

İstanbul’dan Ankara’ya Başbakanlığa davet edilen çoğu birbirini ilk kez görmüş 11 kişilik heyetin içinde üniversite hocaları, yönetmenler, küratörler, mimarlar ve öğrenciler vardı.

Tek ortak özellikleri Gezi Parkı eylemlerine katılmalarıydı.

Heyetin üyeleri arasında AK Parti’ye yakın, muhafazakar çevrelerden gelen ama Gezi eylemlerine destek veren isimler de vardı.

Onlardan en dikkat çekici olanı da AK Parti kurucusu Nazif Gürdoğan’ın mimar olan kızı Selva Gürdoğan’dı.

Aslında o günlerde bunun çok da haber değeri yoktu.

Çok sayıda AK Partili siyasetçinin, kanaat önderinin, iş insanın çocukları da Gezi Parkı eylemlerine katılmıştı.

Hatta neden bunun böyle olduğu üzerine AK Parti kapalı toplantılar düzenlemiş, mesela A Haber’de olayın kriminal değil sosyolojik boyutu uzun uzun açık oturumlar yapılmıştı.

Sonra, Gezi olayları dönemin Fethullahçı polislerinin ürettiği komplo teorileriyle dış güçlerin operasyonuna bağlandı, siyaseten bu tez kullanışlı oldu ama yıllar içinde iktidar gücünü artırdıkça da Gezi Parkı olayları 17-25, 15 Temmuz silsilesi içine sokuldu.

2017’de Osman Kavala’nın gözaltına alınmasından sonra artık Gezi Parkı, büyük komplonun parçasıydı.

İddianameleri bir kez okuyanlar bile çıplak gözle buna somut bir delil gösterilmediğini görebilirdi. Ama o an bir türlü gelmedi.

Bir noktada buradan dönüleceği beklendi. Beraat kararları da geldi. Sonra AİHM kararları, AYM kararları…

Ama Gezi Olayları konusundaki radikallik her seferinde arttı.

AİHM kararları dinlenmedi, Anayasa Mahkemesi kararları ezilip geçildi ve en son Meclis’te yumruklarla AYM kararına direnildi.

Çünkü Gezi davası artık Türkiye’deki siyasi ve hukuki olağanüstü halin sürmesinin sembolü haline geldi.

Bu davalarda AİHM ve AYM kararlarını uygulamak demek hukuka artık tek başınasın, ben sana karışmıyorum da demek olacak.

Bu da iktidar için zannedildiğinden daha radikal bir karar demek.

Çünkü son 8 yılı diğer olağanüstü şartlarda ve bütün ipleri elinde tutarak yönetti. Onun konforunu yaşadı, bırakmak istemeyecektir.

Ama normalleşme istese bile buradan geri dönmesi hiç kolay değil. Çünkü bu şahinlik artık bir iktidar içi sadakat gösterisi ve tasfiye meselesine de dönüşmüş durumda.

Gezi meselesinde iktidar cephesindeki en tavizsiz olan, AYM ve AİHM kararlarının bile ezilip geçilmesini savunacak kadar ileri giden şahin kanat içinde özellikle MHP ve Cumhurbaşkanı’nın Hukuk........

© Serbestiyet


Get it on Google Play