menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Samsa tatlıları, Armutalan Sırtları ve Harp Okulları

10 0
11.07.2024

Feminist yazar Cynthia Enloe 1989’da “Bananas, Beaches and Bases” başlıklı bir kitap yazdı. Kitap Türkiye’de “Muzlar, Plajlar ve Askeri Üsler” adıyla 2003’te basıldı.

Kitabın başlığındaki birbiriyle ilgisiz gibi gözüken bu tuhaf nesnelerin her biri aslında bir şeye atıf yapıyor ve o şeyler üzerinden birbirine bağlanarak anlamlı hale geliyordu.

II

Türkiye’nin en feci hercümerçlerinden birinin yaşandığı 15 Temmuz’dan sadece iki hafta sonraydı. Onlarca general ve amiral kelepçelenmiş, akıl almaz yerler akıl almaz biçimde bombalanmış, kum yüklü belediye kamyonları askerî kışlaların önlerinden henüz ayrılmamış, genelkurmay karargâh binasının parçalanmış kapıları henüz onarılmamıştı. Duvarlarda mermi izlerini duruyor, tutuklamalar, sorgulamalar, el koymalar devam ediyor, kimin kim olduğuna ilişkin belirsizlik sürüyor, Hulusi Akar’ı Akıncı’dan Çankaya Köşküne indiren helikopterde yanında oturan Genelkurmay Proje Yönetim Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli, bu inişten birkaç saat sonra tutuklanıyordu.

İşte böyle bir hercümercin tam ortasında, 15 Temmuz’dan sadece iki hafta sonra, 31 Temmuz 2016’da bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayımlandı: 669 sayılı KHK.

Bu KHK ile yeni bir üniversite kuruldu: Milli Savunma Üniversitesi.

Onca hengâme sürerken yayımlanan bu KHK, Harp Okullarını, Harp Akademilerini ve Astsubay Meslek Yüksekokullarını, yani tüm askerî okulları, bağlı bulundukları Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlarının ve Genelkurmay Başkanının elinden koparıyor ve bu Üniversiteye bağlıyordu.

Sivil rektörü korgeneral eşiti yetkilere sahip olacak ve Cumhurbaşkanı tarafından seçilecekti. Harp Okullarının her birinin başına da sivil birer dekan atanacak ve bu dekan Harp Okulu Komutanı ile eşit statüde ve tümgeneral yetkilerinde olacaktı. KHK’da, üniversitede görev yapacak öğretim elemanlarının özlük hakları dahi düşünülmüştü. Evet, tüm bunlar o hengâme içinde tasarlanabilmişti.

Kışlalara mesaiye giden subay ve astsubayların belediye kamyonlarının şoförlerinin süzücü bakışlarının arasından geçerek nizamiyelerden girmek zorunda olduğu, genelkurmay karargâh binasındaki parçalanmış onlarca kapının onarılmasına sıranın gelmediği o hengame içinde Milli Savunma Üniversitesi diye bir üniversite kurmanın kimin aklına, nasıl gelmiş olabildiğine çok az kişi hayret etti.

Kararı kim vermiş, metni kim kaleme almış, organizasyonla ilgili detayları kim, ne zaman, nasıl, nerede planlamıştı?

Sonraki yıllar boyunca da az sayıda kişi böyle bir üniversitenin varlığından haberdar oldu.

Haberdar olan az sayıda kişinin çoğu da buranın Milli Savunma Bakanlığı için güvenlik uzmanı filan yetiştiren bir okul olduğu izlenimine sahip oldu.

Buranın Kara, Hava ve Deniz Harp Okullarının ve Kara, Hava ve Deniz Harp Akademisi’nin iplerini eline alan bir kurum olduğunu; Kara Harp Okulu Komutanının amirinin Kara Kuvvetleri Komutanı değil MSÜ’nün sivil rektörü........

© Serbestiyet


Get it on Google Play