menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Evrim ve Yaratılış gerginliğine dair: Yanlış ve tehlikeler

7 1
25.02.2024

Baştan pozisyonumu açık bir şekilde ifade edeyim. Ben Müslüman bir felsefeciyim. Bütün evreni, ondaki her cisim ve süreci yaratan bir yaratıcıya inanıyorum. Ama aynı zamanda fizik alanında doktora yapmış, bilim eğitimi almış ve bunun sonucunda evrim teorisinin başarılı bir bilimsel teori olduğunun farkında olan biriyim. Bunun sonucunda evrim teorisinin doğru olduğuna da inanıyorum. Dolayısı ile yaratılış ve evrim teorisinin birbiri ile çelişmediğini düşünüyorum.

Evrim teorisi dünyada canlı tür çeşitliliğini açıklamaya çalışan biyolojinin en temel kuramlarındandır. Tüm organizma türlerinin, bireyin rekabet etme, hayatta kalma ve üreme yeteneğini artıran küçük, kalıtsal varyasyonların doğal seçilimi yoluyla ortaya çıktığı ve geliştiği fikrine dayanmaktadır. Evrim teorisi başarılı ve temel bir bilimsel teoridir çünkü paleontoloji, genetik, karşılaştırmalı anatomi ve moleküler biyoloji gibi pek çok disiplinden gelen geniş ve çeşitli kanıtlarla desteklenmektedir. Dünyadaki yaşamın çeşitliliği ve organizmaların çevrelerinde hayatta kalmak ve gelişmek için geliştirdikleri adaptasyonlar hakkında tutarlı ve birleşik bir açıklama sağlar. Evrim teorisi, bir yüzyıldan fazla süren bilimsel araştırmalarla titizlikle test edilmiş ve geliştirilmiştir; gözlem ve deneylerle doğrulanan öngörülerde bulunmuştur. İlkeleri, bakterilerdeki antibiyotik direncinin yayılmasının anlaşılmasından insanların kökenlerinin izinin sürülmesine kadar biyolojik bilimlerde uygulanmaktadır. Teorinin farklı bilimsel alanlardan gelen bilgileri entegre etme kapasitesi ve ampirik verilerle tutarlı bir şekilde uyumlu test edilebilir tahminler yapabilme yeteneği, evrim teorisini biyoloji eğitiminde olmazsa olmaz bir teori haline getirir. Evrimsiz bir eğitim eksik bir eğitimdir.

Evrim teorisi canlılığın çok eski olduğunu ve insanlık dahil türlerin çok uzun zamanda ortaya çıktığını söyler. Bu söylem Tevrat’ın Tekvin bölümünde anlatılan canlılığın yaratılışı ile ilgili bölümlerin literal/lafzi okuması ile çelişir.

Tekvin’e göre bitkiler yaratılışın üçüncü günü, deniz canlıları ve kuşlar beşinci günü, kara canlıları ve insanlar altıncı günü yaratılmıştırlar. Yedinci gün Tanrı dinlenmeye çekilmiştir!

Bu anlatı türlerin sabit olduğu, bugünkü türlerin ilk zamanlardan beri var olduğunu ve türlerin dünyanın daha ilk zamanlarında ortaya çıktığını, çok hücreli canlıların bir anda tek hücreli canlılardan bağımsız bir şekilde oluştuğunu ima eder. Tüm bu iddialar hem evrim teorisi hem de fosil kayıtları ile açık şekilde çelişir. Bu yüzden ABD’deki literal Tevrat yorumunda ısrar eden Evanjelistler Evrim teorisini ve onu destekleyen fosil kayıtları gibi bilimsel verileri inkâr ediyorlar. Bilimle ters düştüklerini inkâr etmek için ise evrimin karşısına “Yaratılış Bilimi” (Creation Science) dedikleri bir yaklaşım ortaya attılar.

Yaratılış biliminin savunucuları, evrenin ve tüm yaşam formlarının, genellikle son 10.000 yıl içinde, doğaüstü bir yaratıcı tarafından mevcut formlarıyla yaratıldığını ileri sürerler. Bu anlatı sadece türlerin evrimini değil, jeolojik evrimi ve kozmolojik evrim teorisi olan büyük patlama teorisi de inkâr eder. Bu anlatının bilimle çelişkisi o kadar aşikardır ki bazı Evanjelistler, “Yaşlı Dünya Yaratılış” bilimi adı altında alternatif yaklaşımlar sunmak zorunda kalmışlardır.

Evanjelist Yaratılış Bilimi bir sözde bilimsel yaklaşımdır. Sözde bilimseldir çünkü bilim olma iddiasındadır ama bilimsel bir teori olma kriterlerini karşılamaz. Yaratılış bilimi gözlemsel destekten yoksundur, gözlemsel verilerle çelişir, yanlışlanabilecek öngörülerde bulunmaz, hatta hiçbir öngörüde bulunmaz, biyolojideki hiçbir olguya açıklama getirmez. Zaten tezin sadece küçük bir grup köktenci Hristiyan tarafından benimsenmesi de onun bilimsel teori olmadığının en iyi işaretidir.

Peki İslam dünyası bu tartışmanın neresinde?

Kuran’ın anlatısı büyük oranda Tevrat’ın Tekvin anlatısından farklıdır. Bir yaratılış kronolojisi yoktur, bitkilerin ya da hayvanların yaratılışı ile ilgili detay verilmez. Kuran’da türlerin sabit olduğunu düşündüren ya da bugünkü türlerin dünyanın başından beri var olduğunu ima eden hiçbir anlatı yoktur. Tevrat’ta anlatılan insan yaratılışı dünyada iken, Kuran’da ise başka bir gerçeklikte, yani cennette insanın yaratılışı anlatılır. Üstelik Kuran Allah’ın yedinci gün dinlendiği iddiasını reddederek Tekvin’in anlatısını benimsemediğini açıkça söyler.

Kuran’dan yaratılış bilimini çıkarmak mümkün değildir. Buna rağmen, Evanjelistlerin özel teşviki ile Adnan Oktar grubu gibi bazı gruplar Evanjelist Yaratılış Bilimini Müslüman bir teori olarak pazarladılar. Kuran’la ve İslam inancı ile hiçbir ilişkisi olmadığı halde, “Allah rızası için” mutasyonlara karşı çıkan, türlerin değişemeyeceğini ya da atın evriminin fosillerinin gerçek olamayacağını savunan Müslümanlar ortaya çıktı.

İronik bir şekilde Batı’dan getirilen yaratılış bilimi Batı karşıtı ruhla beslendi. Oysa Kuran’da atın evrimleşmediğini, mutasyonların hep zararlı olduğunu ya da türlerin değişemeyeceğini ima eden hiçbir şey yok!

Türkiye’deki bazı din karşıtı konumlanan ideolojilerin ve bilimci yeni ateistlerin evrimi din karşıtlığı için bir araç haline getirmesi bu grup Müslümanların karşıtlığını daha da arttırdı. İlginçtir ne zaman sosyal medyada evrim İslam’la çelişmez desem Müslümanlardan çok ateistlerin saldırısına maruz kalıyorum.

Ben hem yaratılış inancına sahip olduğumu hem de evrim teorisine inandığımı söyledim. Bu çelişki değil mi? Buna cevap vermek için yaratılış inancının ne olduğunu anlamamız gerekir. Yaratılış inancı canlılar ya da insanla sınırlı bir inanç değildir. Neredeyse bütün Müslüman düşünürlerin için Allah’ın yaratıcı olması demek, evrenin kendisi dahil, onda var olan tüm nesne ve süreçlerin Allah tarafından yaratıldığı inancıdır. Allah sadece ilk canlıları değil, beni, bu yazıyı yazdığım dizüstü bilgisayar, sabah yediğim simit de Allah tarafından yaratıldı. İşte tam bu yüzden yaratılış inancı Evrim teorisinin karşısına konulacak bir inanç değildir.

Nitekim çağdaş Neo-Darwinist kuramın babası Theodosius Dobzhansky, çok atıf yapılan “Evrimin ışığı olmaksızın biyolojide hiçbir şeyin anlamı yoktur” sözünün geçtiği Nature makalesinde kendisi için “Ben hem evrimci hem de yaratılışçıyım” der. Benim pozisyonum da budur.

Yaratılış inancımızı, Evrim teorisinin karşısına koymak; evrenin yaratılışını büyük patlama teorisi (evrenin evrim teorisi); yer yüzünün yaratılışını jeolojik evrim ile karşı karşıya getirmek gibidir. Bulutun yağmuru ürettiği iddiasını, Allah’ın yağmur yağdırdığı iddiası ile; fırıncının simit yaptığı iddiasını Allah’ın bizi doyurduğu iddiası ile........

© Serbestiyet


Get it on Google Play