Canlar Kurban Olsun Sana Ey Hz. Mustafa (sav)
Zamanın sıfırlanması: Miraç ve Hicret
Hz. Mustafa, dikey yolculuk olan miraca peygamberliğin 12. yılında, 622 yılında, hicretten yaklaşık bir yıl önce çıkmıştı. İkinci bir mevlid ve doğum olarak nitelendirilebilecek dünyaya tekrar dönüşünden sonra dünya yolculuğu yatay olarak 10 yıl sürmüş, 632’de vefat etmişti.
Hıristiyan âleminde Hz. İsa’nın doğumu milad kabul edilmiş; bundan sonraki zaman dilimi milattan önce ve milattan sonra şeklinde iki bölüme ayrılmıştı. Hz. Mustafa’nın 622 yılında Mekke’ye hicreti müminler arasında milad kabul edilmiş, bundan sonraki zaman dilimi Hicretten Önce (Mekke Dönemi), Hicretten Sonra (Medine Dönemi) şeklinde bölümlenmişti.
Kurban olayım Sana
Seven, sevdiğine “Kurban olayım!” der. Sevdiklerinizden vermedikçe sevgili olamazsınız. Rabbimiz, “Ey Muhammed, Sen olmasaydın bu âlemi yaratmazdım.” diyerek Sevgili’ye (sav) verdiği değeri göstermişti. Sevgili de “Ben de senin için bu âlemi terk ettim.” diyerek Rabbine olan sevgisini ifade etmişti. Sevgili, kendisi için yaratılan kâinatı, kâinatın sahibine kurban etmiş, böylece iki cihanın sultanı olabilmişti. Demek her sultanlık kurban isterdi.
“Kurban” deyince Hz. Mustafa ve O’nun geldiği soy ile O’nun soyundan gelenler, yolundan gidenler gelir benim aklıma. O, iki kurbanlığın soyundan gelmişti: Çağlar ötesi dedesi Hz. İbrahim ve canından dünyaya can kattığı babası Hz. Abdullah.
Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i Rabbi için kurban etmeyi göze almıştı. Allah da onun samimiyet testinden geçtiğine karar verince İsmail’i ona bağışlamış, onun yerine kurbanlık koç hediye etmişti. Hz. Mustafa’nın birinci dedesi Abdülmuttalip, erkek evladı olması halinde onu İsmail gibi Rabbine kurban edeceğini söylemiş, Rabbi de safi ve samimi duasını kabul etmiş, ona Abdullah’ı vermişti. Bir zaman sonra Rabbine verdiği sözü yerine getirmek isteyince bilgeler araya girmişler, yüz deve karşılığında Abdullah’ı kurban olmaktan kurtarmışlardı.
İman ve insanlık yeryüzüne hâkim olsun, yüreklerde Hz. Mustafa sevgisi maya tutsun diye, Hz. Yâsirler, Ammarlar, Sümeyyeler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Aliler ile asrımızda ikinci bir Asr-ı Saadet yaşatma sevdasına tutulan Bediüzzamanlar, Ubeydler, Abdurrahmanlar, Hafız Aliler, Hasan Feyziler canlarını ve mallarını Allah yolunda kurban etmişler, nefis ve mallarını Allah'a satıp rızasını kazanmışlardı.
Kurban, cana can katmaktır
Rabbimiz her şeye her şeyden daha yakındır. Bize bizden bile yakındır. Kurban, kurbiyetten, ilahi yakınlıktan gelir. İnsan kurban ile kutup değiştirir, dünya kutbundan ahiret kutbuna göç eder. Kurban yakınlaşmaktır. Kurban ile Allah’a yani kendimize yaklaşmaktır.
Rabbimiz Hayy ismiyle bizi hayatlandırıp yaşatır. Zekât malı çoğalttığı gibi kurban ettiğimiz hayvanlar da canımızı çoğaltır, Hayy ismine bizi biraz daha yaklaştırır.
Namaz ve Kurban kardeştir
Rabbimiz, Efendimizi (sav) “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” diyerek uyarır. Namaz ve kurbanın peşi sıra anılmasının derin anlamları vardır. Evet, gerçekte namaz ve kurban kardeştirler. Peygamberimiz miraca yükseldiğinde kendisine namaz hediye edilmiştir. Namaz müminin küçük miracıdır. Namaz ile insan nefsinin özde, bedeninin sözde rahatını bozarak onu ruhun ve kalbin hayatına taşır. Namaz ile insan, bedenini ve nefsini kurban eder. Kurban bayramında ise malını, yani hayvanı kurban eder.
İbrahim Olmak İsteyen
İbrahim olmak isteyen İsmail’i kurban etmeyi göze alabilmeli. İbrahim, nefsinden yani oğlu İsmail’in canından vazgeçebildiği için ona İsmail yerine bir koç kurban olarak verilmişti. Hz Mustafa, miraç gecesi öncesinde Hz Hatice’sini manen kurban verdiği için Allah O’na miraç nimetini nasip etmiş, dedesi Hz İbrahim’in de içinde bulunduğu bazı peygamberleri ziyaret ettirmiş; ihtimal ki cennette Hatice’siyle hasret gidermişti.
Miraç ve Hicret
Miraç, hicretten yaklaşık bir yıl önce gerçekleşmişti. Kurban ise hicretin ikinci yılında vacip olmuştu. Hz. Mustafa, miraç ile bedenini ve cismaniyetini kurban ederek ruhunun ve kalbinin hayatına yükselmiş, arşın sultanı olmuştu. Hicret ile bedenini ve rahatını kurban etmiş, Medine’de arzın sultanı olmaya doğru büyük bir adım atmıştı. İki yıl sonraki kurban bayramında kurban keserek malından da geçmiş; nefsinin, iç âleminin sultanı olmuştu. İş o ki, iç âleminin sultanı olmayan arzın ve arşın sultanı olamaz, yüreklere dokunamaz.
İki Kutlu Yolculuk: Miraç Ve Hicret
İnsan şu dünyada bir yolcudur. Ömrü, uzun bir yolculukta ağaç altında dinlenen seyyahınki kadardır. Her yolculuk insanı bir yerden alıp başka bir yere götürür. Seyahat ve ibadet kardeştir. Her ibadet bir yolculuktur; insanı bir yerden, bir âlemden alıp başka bir yere, âleme götürür. Hz. Mustafa’nın hayatınca iki yolculuk vardır: Miraç ve Hicret.
Miraç Gökçekimi, Hicret Yerçekimidir
Miraç arzdan arşa yolculuk, seyr ü sülûktur. Hicret, arzdan arza, Mekke’den Medine’ye göçtür.
Miraç gecesi, Rabbi, en büyük destekçileri Ebu Talip ve Hz. Hatice’yi gökler ülkesine, ahiret yurduna gönderen Hz. Mustafa’yı teselli etmek........
© Risale Haber
visit website