menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kelepçeler ve Namaz

6 0
22.03.2024

İlk geceyi Savur'da konaklamış, yol yorgunluğu sebebiyle de yola çıkmakta gecikmişlerdi. Savurlu olması hasebiyle bölgeyi iyi bilen Fatih, atının üstünde önde gidiyor, bir at boyu mesafede kendisini, ayak bileklerinden bukağı ile kelepçelenmiş olan Bediüzzaman takib ediyordu. Arkayı kollamak da İbrahim'e kalmıştı.

Dünden beri devam eden sarsıntılı at yürüyüşü demir bukağıların Molla Said'in ayak bileklerini yaralamasına sebeb olmuştu. Vaziyeti akşam konaklamasında farkeden zabitler, bileklerini bir bezle sardıktan sonra bukağıları vurmuşlardı ama yine de sarsıntılarda bir nebze canı yanıyordu. Vâkıa askerler insaflı davranıp bukağıları atın karnı altından birbirine bağlayan zinciri gevşek tutmuş, germemişlerdi. Bu bakımdan ayaklarını nisbeten oynatabiliyordu, atın üstünde tutunması da sıkıntı olmuyordu. Lâkin zincirin ortadan sarkan ağırlığı, saatler ilerledikçe bacaklarında dayanılmaz bir ağrı ve yorgunluğa sebeb oluyordu.

Savur Çayı boyunca, göğe yükselen kavak tarlalarının yanı başında, çoğu zaman gölgede devam eden yolculuk, içinde bulunduğu şartlara rağmen hoşuna gidiyordu. Zengin bir tefekkür imkânı veren tenha ve ıssız bu coğrafya, çoğu zaman at sırtında dalıp gitmesine sebeb oluyor, derin düşünce ve hatıralara dalıyordu. Tek tük karşılaştıkları köylülerin şaşkın ve meraklı bakışlarının içine düşürdüğü suçlu addedilme ruh hâlini aşması kolay olmuyordu. İzzet-i nefsine ağır gelen bu vaziyette görünmemek için daha kestirme, daha ıssız dağ yollarını tercih ederdi fakat buna karar veren kendisi değildi.

Ahmediye-Başkavak yakınlarında bol bir çeşme ile karşılaştıklarında öğle vakti de henüz girmişti. Yarım insan boyu yüksekliğinde bir yerden fışkırıp taş bir oluktan yine büyükçe taş bir kurnaya dökülen su, uzayıp giden bir arkla tarlaları sulamakta kullanılıyordu. Küçük bir harman yeri genişliğindeki düzlüğün etrafında boy atmış olan dut ve çınar ağaçlarının gölgesi, her türlü yorgunluğu atma iddiası taşıyan bir davet gibi duruyordu.

Fatih, tek hamlede atından inip suya ilerleyince, İbrahim de atından indi. Süvari sadece Molla Said kalmıştı. İnebilmesi için ayak kelepçelerinin çözülmesi lâzımdı fakat jandarmalar o niyette görünmüyorlardı. Belli ki, bir su içip devam edeceklerdi.

Oysa Molla Said'in hem bacaklarını dinlendirmeye ihtiyacı........

© Risale Haber


Get it on Google Play