Eşcinsel Bir Toplum İle Mücadelede Hz. Lût (AS) Modeli
Bir Fıtrat Sapması Olan Eşcinsellikle Semavi Dinlerin Mücadelesi-3
Peygamberler arasında ilk olarak Hz. Lut’a (AS), biyolojik boyutlu bir sapma ve zulümle yoldan çıkan bir toplumu ıslah vazifesi verilmiştir.[1] Hz. Lût (AS), halkıyla mücadelesinde bilimsel bir strateji izleyecek şekilde onları ikaz etmeye çalışır. Onların hem akıllarına, hem duyularına seslenir.
1-Hilkat ve Fıtrat Kanunları Vurgusu
Hz. Lût (AS), tebliğ sürecinde önce kadın-erkek cinsel ilişkisinin bir hilkat ve fıtrat kanunu olduğunu Sodom ve Gomore halkına vurgular; onlara bu konuda düşünmeleri gerektiğini ima için onlara sorular sorarak hitap eder; sorularını şaşkınlık ifadesiyle beraber sorarak “Nasıl bu şekilde bir algıya kapılabildiklerini, hakikatin bu sahada çok net olduğunu” ifade etmek ister ve fıtrata ters olan bu eylem karşısında sağlıklı bir vicdanın sergileyeceği duygusal tepkiyi de sırasıyla şöyle dile getirir:
“Siz insanlar arasından erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Ve Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz. (Hayır, öyle değil!) İşin aslı sizler, haddi aşan bir topluluksunuz... Ben, sizin bu yaptığınız işten nefret ediyorum.” (26/Şuarâ 168) (26/Şuarâ 165-166)
Hz. Lut’un (AS) burada izlediği usul, eşcinselliğin tedavisinde en temel adımdır. Çünkü bütün sapmalar, öncelikle düşünce ve algı boyutunda başlar. Şu an eşcinselliğin masum bir “cinsel yönelim” olarak algılatılmaya çalışılması ve lanse edilmesinde bu düşünce sapması ve saptırmasını görebiliyoruz. Oysaki bir yönelim, temelinde bir meyil ve eğilimden kaynaklanır. Meyiller ise, tecrübe ile sabittir ki, ihtiyaçlardan doğar. Cinsellik ise, bütün canlılarda görüldüğü ve yaratılış mekanizmasının gösterdiği üzere, neslin devamına hizmet içindir. İnsan fıtratında da, bütün canlılarda olduğu gibi, neslin devamına karşı bir ihtiyaç ve eğilim hatta bir aşk-ı beka söz konusudur. Hakikat net olarak budur. Buna mukabil eşcinsellik, biyolojik olarak neslin devamına hizmet etmek değil bilakis neslin kesilmesine yol açmaktadır. Bu durum da göstermektedir, LGBT örgütleri ve taraftarlarının eşcinselliğin bir “cinsel yönelim” ve bir “cinsel tercih” olduğu iddiası canlılar dünyası büyüklüğünde bir yalan, tutarsız ve temelsiz bir iddiadır. Hz. Lut (AS) Sodom ve Gomore halkına yaptığı tebliğinde, ilk önce aklın kullanılması ve cinselliğin hakikati ve hikmeti üzerinde düşünülmesi noktasına parmak basmaktadır.
2-Fıtrat, Aşırılık ve İsraf Hakikatleri Vurgusu
Hz. Lût (AS) sahip olduğu ilim ve hikmetle erkek-erkeğe cinsel ilişkinin bir cinsel aşırılık, sapma, taşkınlık ve evrensel bir yıkım olduğunu “fuhuş” ve “israf” lafızlarını kullanarak şöyle ifade eder:
“Siz, sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşiyatı mı yapıyorsunuz?” demişti. Şüphesiz ki sizler, kadınları bırakıp erkeklere şehvetle yaklaşıyorsunuz. Siz, şehvet gücünü israf eden ve şehvetin varlık gayesine muhalefet eden zalim bir toplumsunuz.” (7/A'râf 80-81)
Bilimsel disiplinler açısından sabit bir hakikattir ki fizik bedenin bekası, yeme-içme ve uyumaya bağlanmıştır. Yeme ve içme, şahsî hayatın devamı içindir. Yeme-içmenin verdiği zevk ve lezzet ise, bu vazifenin gördürülmesinde peşin ücrettir. İnsanda yiyeceklere, içeceklere ve uykuya karşı bir “iştiha” ve şiddetli arzu yaratılmıştır. Ta ki hayatın devamı vazifesi kesintisiz ve pürüzsüz devam edebilsin. Aynen bunun gibi Yaratıcı İrade neslin devamını cinsel ilişkiye bağlamıştır. Cinsellik de, biyolojik yasalar açısından sabittir ki, neslin devamı ve türün bekası için insan fıtratına yerleştirilmiş bir araçtır. Bu çerçevede cinsellik ve şehvet arzusu, fiziksel bir ihtiyaç ve biyolojik açıdan da, hormonal bir süreçtir. Aynı zamanda evladıyla ölümsüzleşme hissi, algısı ve arzusu, ayrıca neslin devamının sosyal cazibesi gibi unsurlar da kadın-erkek ilişkisini alevlendiren diğer gerekçelerdir. Cinsellik zevki ve lezzeti ise, fıtrat düzeninin devamına hizmet eden bu vazifenin icrasına verilen peşin ücrettir. Bu çerçevede yeme-içmenin, canlılığın devamını sağlama odağından çıkartılıp “yemek için yaşamak” algısına kayması ve “fiziksel lezzet” e kilitlenmesi nasıl ki bir fıtrat sapması ise cinselliğin de “neslin devamına hizmet” odağından çıkartılarak “cinsel hazza” kilitlenmesi daha köklü bir fıtrat sapması, bir sapkınlık ve zalimleşmedir. Obezite, fıtrat düzeninin yeme-içmedeki sapmaya karşı verdiği peşin fiziksel ceza olduğu gibi AIDS, HIV, HPV, Frengi gibi hastalıklar da cinsel sapmalara karşı fıtrat ve yaratılış düzeninin verdiği şiddetli fiziksel cezalardır.
3-Semavi Dinler ve........© Risale Haber
visit website