menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğanesk Siyaset mi, Müstakil Siyaset mi?

14 14
27.12.2023
SİYASET

Muhalefet, Erdoğanesk siyasetin çerçevesi içinde kendi zihinsel ve duygusal haritalarını oluştururken onun çizdiği paradigmanın dışına çıkma hususunda da isteksiz. Seçim sonuçları bu haritaların yanlışlığını açıkça gözler önüne serse de yerel seçimler öncesinde onların kullanımında ısrar ediliyor.

  • ADEM YILMAZ
  • 27 Aralık 2023

Türkiye’de siyaset giderek Erdoğanesk bir karaktere büründü.

Erdoğanesk siyaset, toplumsal ve kurumsal muhalefet açısından konforlu, belirli hiyerarşileri olan ve tek ideali, asıl motivasyonu “Erdoğan kazanmasın” olan bir anlayışı ifade ediyor.

Toplumsal ve kurumsal muhalefet bizatihi bu anlayışla nitelik kazandı. Dahası, zihin haritası ve duygudurumu bu anlayışın hükmünde şekillendi, hatta bu anlayışı takıntılı bir şekilde üstlendi.

Öyle ki AK Parti ya da Erdoğan’a kazandırmamak muhalif ittifakların normatif sınırlarını teşkil etti.

Kimi zamansa, 28 Mayıs öncesi görüldüğü gibi beslendikleri toplumsal tabanlar, parti programları zıt görülen siyasi partiler arasındaki gizli ittifak protokollerinin tek dayanağı oldu.

“Aday değil, masa kazanacak”, “muhalefet, kendisine rağmen kazanacak” gibi söylemlerin kaynağı da “Erdoğan kaybetsin” anlayışının ana normatif ilke olmasıyla ilgili…

Temelinde Korku Olan İttifak: “Erdoğan Kaybetsin” İttifakı

Fakat muhalefetin takılı kaldığı, onun stratejilerini ve körlüklerini belirleyen bu ana ilke, yaşamsal bir korkuyla besleniyordu:

“Erdoğan kazanmasın” anlayışının temeli, tıpkı bir zamanlar liberallerin Trump’ta gördüğü gibi, AK Parti ve Erdoğan’ın izlediği politikaların toplumun çoğunluğu açısından bir “felakete” yol açtığı varsayımına adeta tapıyordu.

Korku, siyasi ve entelektüel düzeyde taptıkları bu varsayımın yanlış çıkma ihtimaliydi.

Toplumun farklı kesimlerinin sahip olduğu psikolojiyi kavrama noktasında bir sorun olduğunu gösteren bu korku, aynı zamanda toplumun barındırdığı kesimlerin siyasal psikolojilerine dair bir kavrayış geliştirmeyi de gereksizleştiriyordu.

Bu kavrayış o kadar önemsizleştirildi ki muhalefetin kimi bileşenleri “piro” mahlasını içeren sevinç çığlıklarına........

© Perspektif


Get it on Google Play