menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erol Taşdelen yazdı: CHP nasıl kazandı, AKP niçin kaybetti?

13 10
02.04.2024

31 Mart 2024 Belediye Seçimleri Türkiye Cumhuriyeti Siyasi tarihimize şimdiden unutulmaz bir seçim gecesi olarak yerini aldı. Sonda söyleyeceğimiz başta söyleyelim kazanan ve güçlenen Demokrasi oldu.

Bu seçim hayati önemli idi, zira normal seçim takvimine göre, önümüzdeki 4 yıl yeni bir seçim olmayacak ve gelecek dört yıl için toplumun önemli bir kesimin kaygıları artarak devam ediyor. Bugün 1 Nisan 2024 bazı siyasiler ve fanatik partizanlara tam anlamı ile “şaka/şok karışımı” bir gün oldu.

Seçimlerin olması bir ülkede “Demokrasi” olduğunu göstermez

Hiç kuşkusuz bir ülkede seçimlerin olması o ülkede “Demokrasi” olduğunu göstermez. Zira, Hitler, Stalin, Kaddafi, Saddam Hüseyin gibi siyasilerin ülkesinde de Aşiretlerin yönettiği Arap ülkelerinde de, Türki Cumhuriyetleri’nde de seçimler oluyor ama hepsinde kabul edilebilir Demokrasinin olmadığı biliniyor. “Demokrasiyi çok vurguluyorum” çünkü Dünya Siyasi Tarihinde henüz genel kabul görmüş, temsilde daha ileri bir siyasi sistem uygulaması mevcut değil.

Peki Türkiye Cumhuriyet’i henüz dokuz ay önce yeni bir Genel Seçim’den çıkmışken ve Cumhur İttifakı burun ucuyla da olsa kazanmışken 31 Mart seçim sonuçlarının önemi ne anlama geliyordu. Seçim hangi ortamda yapıldı, kazanan ve kaybedenleri kimler oldu? CHP zaferinin altında neler yatıyordu, AKP niçin kaybetti, İYİ Partı niçin eridi, Yeniden Refah nasıl parladı; hadi beyin cimnastiği yapalım!

Seçimde kimler yarıştı

31 Mart seçimleri değişen siyasi sistem gereği Devlet Aygıtlarını köküne kadar kullanan iktidar ile muhalefet partileri arasında geçti. İktidar tarafından beğenilmeyen ve eski Türkiye diye aşağılanmasına rağmen daha demokratik seçim ortamı olan geçmiş seçimlerde Yüksek Seçim Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı, seçim güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanlığı ve TRT gibi başta kamu medya aygıtlarının bağlı olduğu ve seçim sürecinde partilere eşit fırsat ortamı sağlaması gereken Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı seçime üç ay kala görevlerini kabine dışı bürokratlara bırakırken; “Yetmez ama Evet” süreci ile başlayan ve getirilen “Başkanlık Sistemi” sayesinde yukarıdaki üç bakan dahil İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tabiri ile “17 Bakan” tam kadro seçim sahasında İktidar adaylarına açık açık oy istediler. Demokrasinin ruhuna aykırı olan bu ortama rağmen çıkan sonucun anlamını düşünün isterim. Seçim yerelden çok bu nedenle Genel Seçim havasında geçti. İBB Başkanı İmamoğlu’nun “17 kişi bana saldırıyor” söylemi yerini buldu, Halk başkanına sahip çıktı!

Seçim hangi ortamda oldu

Bu seçimin ortamı çok ilginçti. Bir defa çok değil 9 ay önceki seçim döneminde iktidarı tekrar kazanan ve vaat edilen bir çok şeyin tersi yapılmıştı. Gabar da Petrol, Karadeniz de Doğalgaz söylemine rağmen akaryakıt fiyatları iki katından fazla artması; Dolarizasyonun devam etmesi; USD/TL kurunun üstü örtülü devalüasyona tabi tutulması ve değer kaybının devam ederek geniş halk kesimin alım gücünün düşmesi; son Genel Seçimin iktidar lehine çıkmasında büyük katkısı olan emeklilere verilen ücret artışının enflasyonda erimesi; kira fiyatlarının iktidarın hukuksal düzenlemesi ile %’i aşmayacağı söylemlerine karşı fiiliyatta kat ve kat artması; bu topraklarda yaşayan insanların “hudut namustur” hafızasına karşılık sınırların kevgire dönmesi ve devlet politikasının bu yöndeki iradesi ile milyonlarca düzensiz göçmenin ülkeye yığılması ve bunun nedenlerinin tam açıklanamaması; gösteriş ile altın dolarları halkın gözüne sokan görgüsüz kesimin par akaynağını kapa para olduğunu rataya çıkması; uyuşturucu gibi sorunun yansıtılandan büyük boyuta gelmesi; resmi enflasyon oranının bile kabul edilemez halde olması ve vaat edilen iyileşmenin gecikmesi… üst üste birikince seçin söylemleri geçim şartları karşısında etkisiz kaldı ve halkını çok iyi tanıyan son genel seçimlerde “öyle değilmiş” denmesine yol açan Süleyman Demirel’in “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” tarihi sözleri aksine testten geçti ve tekrar onaylandı!

AKP niçin kaybetti?

AKP en güçlüğü olduğu sahada Belediyelerde ağır yenilgi aldı. Seçimin önemi de buradan geliyor! AKP’nin kaybetmesinde hesaba katmadığı yılların vermiş olduğu seçim zaferlerinin siyasi körlüğüne neden olan özgüveni kaybettirdi. Zira, yıllardır uygulanan “algı operasyonları, dini söylemler, beka sorunu söylemleri” işe yaramış, her seçimde uygulamaya konulan “siyasi aygıtların” bu seçimde de işe yarayacağı var sayıldı. Bir defa karşı muhalif blok son genel seçime göre darmadağın durumdaydı, kemikleşmiş ve ortam ne olursa olsun kendilerine sadık kalacak seçmen kitlenin ( örneğin emekliler ) desteğinin devam edeceği var sayılıyordu. Üstüne tüm bakanlar ve Devlet Başkanı sıfatı ile partili Başkan olan Erdoğan’da seçim sahasına inince kendi elleri ile ortam Genel Seçim havasına zaten girmiş oldu. Özünde “çöplerimi kim toplayacak” diye sandığa giden seçmen “sen misin bu ekonomik ortamı bize yaşatan, fırsat bu fırsat” diye tepkisini ortaya koyarak belki de seçim hayatında AKP dışında hiçbir partiye oy vermeyen seçmen oyları ilk defa başta CHP olma üzere partilere kaydı. AKP ilk defa bir seçimden en çok oyu alan parti olamadı.........

© Para Analiz


Get it on Google Play