GENÇ YETENEK EZGİ DERYA YILDIRIM
Öncelikle bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul, Maltepe’de yaşıyorum. Yirmi yaşındayım. İstanbul Üniversitesi, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, son sınıf öğrencisiyim. Bir yandan tiyatro eğitimi alıyor, bir yandan da sosyal medyada içerik üretiyorum. Bunun yanı sıra da yazarlıkla uğraşmaktayım.
Bir edebiyatçı olarak hayatınız boyunca birçok spor dalıyla ilgilendiğinizi söylüyorsunuz. Bize biraz sporcu kimliğinizden bahseder misiniz?
Çocukluğum, yüzme eğitimi alarak geçti. Ebeveynlerimin yoğun isteği üzerine ilkokul hayatım ve ortaokulun ilk dönemi boyunca, neredeyse beş yıl, Marmara Eğitim Kurumlarının yüzme takımındaydım. Lisanslı bir yüzücü olarak çok fazla yarışa katılmakla birlikte, neredeyse her akşam, okul çıkışında antrenmana kalırdım. Yüzmeyi gerçekten çok sevmeme ve bireysel olarak fazlasıyla keyif almama rağmen, takım sporlarının (gruba ayak uydurulması gerektiği için) kişiliğime pek uygun olmadığını keşfettim. Okul hayatımın da yoğunlaşmaya başlaması ve kendime biraz vakit ayırıp çocukluğumu yaşamak istemeyi seçmem sebebiyle, beşinci sınıfın sonuna doğru takımdan ayrıldım. Liseye geçtiğimde, bir yıl boyunca hip hop eğitimi aldım. Bir yılımızın neredeyse tümünü, Yeteneksizsiniz yarışmasına hazırlanarak geçirdik. Maalesef ki o dönemlerde dil öğrenmeye odaklanmıştım ve yarışmaya katılacağımız tarih belirsizdi. Yarışma ve dil okulumun tarihlerinin çakışması sonucu, büyük bir hayal kırıklığıyla dans serüvenimi de gerimde bırakmış oldum. Sonrasında, kısa süreli olarak,tekvandoya gittim. Amerika’da değişim programına katıldığım sürede de okulun golf takımındaydım. Bir dönem de koşuyla ilgilendim.
Halâ spor ile ilgileniyor musunuz? Yoksa kendinizi tamamen edebiyata mı adadınız?
Günümüzde, profesyonel olmasa bile, sporun öneminin bilincindeyim ve her gün düzenli olarak yürüyüş yapmaya ve zaman zaman kendi halimde spor yapmaya devam ediyorum. Fakat olimpik alanda artık sporla ilgilenmiyorum. Kendimi ağırlıklı olarak sanata yöneltmiş durumdayım.
Edebi yönünüzün daha ağır bastığını nasıl keşfettiniz?
Daha henüz okuma yazma öğrenmediğimiz yaşlarda, babamın kitap okumasından ilham alır, resimlere bakmaya, bir şeyler anlamaya çalışırdım. Yazmayı öğrendiğim ilk yıllarda, arkadaşlarımı zorla masa başına toplar, boş kağıtları katlayıp iç içe sokar ve kitap yazdırtırdım. Küçük yazı köşelerimiz olurdu. Yaptığımız çizimli amatör kitaplarımızı hala saklıyorum. Yüzmeye gittiğim dönemlerde de herkes spor konuşurken ben bir köşeye çekilir yazılar yazar, resim çizer veya kitap okurdum. Boş vakitlerimi hep kitap okuyarak veya bir şeyler üreterek geçirirdim. İlkokuldayken oldukça komik bir senaryo yazdığımı ve hiçbir şey bilmeden, Disney Türkiye’ye ulaştırmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Komik fakat anlamlı anılardı benim için. Okulda en sevdiğim ders, zorunlu kitap okuma saatleri ve öğle aralarıydı. Çünkü ikisinde de kitap okurdum. Ve yaşıtlarımın aksine, çok küçük yaşlarda kalın romanlar okuyarak edebiyata adım attım. Liseye geçtiğimizde edebiyat öğretmenimiz bize kompozisyonlar, akrostişler ve denemeler yazdırırdı. O zamanlar böyle bir hayalim olduğunu keşfetmemiş olmama rağmen, yazılarımı herkese okutur, bir gün edebiyatçı olacağımı söylerdi. Sanırım onun öğütleri hep aklımın bir köşesinde yer edindi.
Edebiyat alanında okul dışında hiç eğitim aldınız mı? Aldıysanız hangi eğitimleri aldınız?
2022 yılında senaryo yazarlığı eğitimi aldım. Küçüklüğümden beri beni çok cezbeden bir alandı. Özellikle bir gün, profesyonel bir tiyatro oyunu yazabilmeyi çok isterim.
İlk romanınız olan “Uzay Günlükleri” ni yazdığınızda kaç yaşındaydınız? Romanınızı yazarken nasıl bir duygu yoğunluğu yaşadınız?
İlk romanımın hikayesinin oldukça komik olduğunu garanti edebilirim. Korona döneminde, bir gün, annem eline kağıtkalem aldı ve kitap yazmaya başlayacağını iddia etti. Hayatım boyunca hep, bir gün kitap yazacağımı düşünürdüm fakat bunun bir başlangıç noktası olması gerektiğini hiç algılayamamıştım. Annemi öyle tutkulu tutkulu bir şeyler yazarken görünce doğru zamanın geldiğini anladım ve bilgisayarımı açarak ilk taslağımı oluşturmaya başladım. Sonrasında annem bıraktı fakat sanırım bu, benim için kritik bir andı ve yazmaya ondan özenerek başlamış oldum. Henüz on altı yaşındaydım. Aynı zamanda da sınav senemdi. Benim için olağanüstü bir pekiştirme olduğunu söyleyebilirim. Edebiyata olan tutkumu körükledi ve test çözerken ki azmimi arttırdı. Böylelikle TYT edebiyatımı, bir boş hariç, tamamen doğru çözebilmiş oldum. Hem kafamı dağıtmamı sağlamış hem de bana birçok farklı alanda bilgiler katmıştı. İlk kitabımın yeri bu sebeple hep bende ayrı olacak. Fakat iş, yayımlatma kısmına gelince, korona dönemi yoğunluğu ve yayınevi arayışı sebebiyle........
© Önce Vatan
visit website