İthal Kar…
Olmaz tabii ki, kâr etmeyen şirket olmaz.
Onca çalışma yapacaksın, uygulama becerisi kazanacaksın, teknik, pratik bilgi edineceksin ama en önemli motivasyon kaynağına ulaşamayacaksın. Hükümetin olmayanı harcaması, borçlanması yüzünden fazladan bastığı paranın yarattığı enflasyonla eriyeceksin. Kâr edemeyeceksin. Kâr, kar aynı köktür. İkiz kardeştir. Sadece kardeşlerin biri şapka takmıştır. Karda, kârda güç katandır.
Mesela Erciyes dağına, Küre dağına keyif veren, estetik, güzellik, can katan da üzerindeki kardır. Dağın süsüdür kar. Dağların zirvesinde birikir, kendini bir süre muhafaza eder. Sıcaklar bastığında, en ihtiyaç olduğu zamanda çözülüverir. Akarsulara ovalara yayılır. Kar besler ovaları, toprakları, insanları. Aş olur, yarınına umut olur. Doğanın motivasyon kaynağı olur. Dünya döngüsü için çok gerekli yeraltı sularını besleyen de o dur. Potasyumu, demiri, kalsiyumu ortaya çıkaranda o dur. Toprağı zenginleştiren, bitkileri besleyen, insanlara bolluk, tokluk, huzur getirendir.
Evet kar ile kâr aynı köktendir. Kar huzur, motivasyon, bereket getirendir. Taa Orhun yazıtlarında bile “karıg” diye bahsedilir namından… Yine mızrağa da kargı derdik mesela… Çünkü mızrak, kargı keşfedildiği dönemde hayat kurtarandı. Kargı sayesinde av daha rahat yakalandı. Onunla beraber bereket, tokluk geldi. Kendini, çocuklarını koruyabildi, huzur geldi. Hücrelere enerji yükleyene, vücuda güç verene de karın dedik.
Şirketlerin de faaliyetleri sonucunda gelişimlerini sağlayan, katkı sunan, araştırma, istihdam, yeni ürün sağlama imkânı veren paraya da kâr dedik.
Zarar ise; kurum için, kuru, ıslanmamış, sağlıklı, çalışabilir, güçlü kalabilmiş anlamına gelen için, düşünülemeyendir. Sanırım bu sebeple Türkçe ismi dahi konmamış. Başka dilden alıntılanmış. Çünkü kurumlar, yokluk için kurgulanmaz. En ufağından, en büyüğüne istisnasız hepsinin tek varoluş sebebi çalışanını, devletini, halkını korumak, güçlü kılmaktır.
Lâkin bazen,........
© Önce Vatan
visit website