Yağmura sesleniş
Akşamdan beri bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.
Öyle bir yağıyor ki sesi karanlık odalardan, ormandan, gökyüzünden, karşı tepelerden ve denizin dalgalarından yankılanıp toprakla buluşuyor.
Gecenin bir yarısında Karadeniz’in hırçın dalgalarının kenarında yaşadığım ve yağan yağmurun etkisiyle toprağın, evin, eşyaların ve ormanın yavaş yavaş denize doğru sürüklendiğini düşünüyorum!
Yaşadığım gerçek miydi yoksa rüya mı? Yoksa kendi kendime kurduğum uyku ile uyanıklık arasında bir kurgu muydu ayrımında değilim!
Daha önce bu derece şiddetli yağan ve adeta yer ile göğü birbirine bağlayan sicim gibi bir yağmur görmediğimi itiraf etmeliyim.
Böyle güzellikleri oluşturan, dağların, ormanın ve rüzgârın sesiyle denizin sesini
Kulaklarıma tatlı bir musiki gibi bana getiren bir yağmura şahit olmadım.
Her bir damlanın ayrı ayrı ahengi etrafımdaki çam, kavak, erik, kayısı, ıhlamur, meşe, armut ve palmiye ağaçlarının yapraklarına düşerken çıkardığı bestenin insan ruhunda meydana getirdiği ahengin sesini bir ömür boyu dinlemek isterdim.
Öyle bir musiki sesi ki sabahın ilk ışıklarıyla başlayan kangal cinsi........
© Önce Vatan
visit website