TESPİTLER ( 9 / 50 )
Yine, Kısıklı’da, Ziyârethâne’de bulunduğum birgün, Ali Dayı, “ Haydi Abbas! Akşam oldu, yola revan olalım,” dedi. Her zamanki gibi, çakalların nevalesini, kendi nevalemizi, odunumuzu, suyumuzu, bütün hamulemizi sırtladık, Kısıklı’dan, Çamlıca Tepesi’nin zirvesine doğru tırmanmaya başladık.Yükümüzün ağırlığı, Akabe Yokuşu gibi, dik bayırda yürüme zorluğuyla, “ Ali Dayı, “ Keşki, Gecekondu’yu zirveye değiel de, Kısıklı’ya, hayata daha yakın bir yere, meselâ, Yusuf İzzeddin Efendi Köşkü’nün yakınlarında bir yerelere kondursaydın,” dedim. Ali Dayı, anladım, Mustafa, sen çok yoruldun, onun için böyle konuşuyorsun, hele, bir menzile ulaşalım, sana onun sebeb ve hikmetini anlatırım,” dedi.
Gecekondu’ya ulaştık, Şişeli Gaz lambasını yaktık, Sobamızı tutuşturduk, Kuzine soba üzerine çaydanlığımızı koyduk, bir taraftan çay demini alırken,sohbete başladıak. Daha önce de derdim, ya,ben, imbikten damıtırcasına, Teke’den süt sağar gibi, çok ve muz’iç suallar tevcih ediyorum, Ali Dayı, çok dikkatli, kıdım,kıdım, ba’zen de lâtife’lerle cevablar vriyordu.
“ Ali Dayı, anlat bakalım,Gecekondu’yu niçin daha yakın, nisbeten daha muhafazalı bir yerlere değil de, adetâ, bütün İstanbul’a rüzgarların dağıtıldığı bu zirveya kondujrdunuz?!...” Ali Dayı, ‘‘Bak’a, Mustafa! Hazreti Üstaz’ımız, ( k.s.) Efendi Hazret’leri şöyle buyurmuşlardı. “ İstanbul Boğazı,Akdenizden, Karadenize, Karadeniz’den Akdenize geçiş için Milletlerarası bir su yoludur; Buradan bütün dünya Mellet’lerini. Yolcu ve yük gemileri gelir-geçerler. Gemi........
© Önce Vatan
visit website