CUMA SOHBETİ (6/11)
Merhum, Kemal Beyağabey’in 1995 yılı’nın ikinci yarısı i’tibâriyle, önce enterne, bi’lahere esir edilmesinden sonra, bu sürede, neler döndüğü, neler konuşulduğu hususunda tafsilatlı ma’lûmata vakıf değilizi. Ama, Kemal Bey’den sonra. Halef olarak, Hazreti Üstaz’ımızın torunlrının düşünülmesi, hatta ba’zılarınca bunun tabi’i olarak kabul edilmesi de kimsenin meçhulu değildi. Tereddüt, hangisinin ve ikisinin de, Kemal Bey’in yerini doldurup- doldurmayacağı hususunda idi.
Hazreti Üstaz’ımızın künyesini aldığı, “ Ebû’l- fâruk” üç yaşında iken cennetlik olan, Merkez Efendi Mezarlığına defn’edilen v e li’hikmetin, mezar yeri bile kaybolmuş, bilinmeyen, oğlu Faruk’dan başka, iki kızı vardı. Hadîce Beadîa Sultan Ablamız, Merhum Kemal Kacar ile evlendirilmiş, li’hikmetin çocukları olmamıştı. Ablasından bekiz yaş sdaha küçük, Feriha Ferhan Sultan Abla, Seyyid, Hüseyin Kamil Denizolgun ile evlendirilmiş, Mehmed Beyazıd, Ahmed Arif adlarında iki oğlu, Ayşe Gülderen adında da bir kızı olmuştu.Çocuklar, Vâlide Sultan, Hafîza Hanım, Hadîce Bedîa Sultan Abla, Kemal Beyağabey, ve Feriha Ferhan Sultan Abla tarafından, elbebek, gülbebek, dünyvî bütün arzuları noksansız, yerine getirilerek büyütüldüler. Hatta, ma’kûl olmayan, istekleri bile hiç arzu etmedikleri halde yerine getirilerek aşırı derecede şımartıldılar. Şehr’in göbeğinde, Küçük Çamlıca, Kısıklı’da mesûn sahada, köşk’lerin arasınrda, at beslemesine, Kocaşehr’in Ana cAddelerinde ve sokaklarında at binmesine göz yumdular. Merhum, Beyağabey, bir kerresinde, bu satırların muharririne, “ Mustafa! Kamil ile Ferhan, Ahmed ile Gülderen’i öylesine şımarttılar ki, korkarım, bunlar bir zaman gelir, bu Camia’nın başına bela olurlar,” demişti. Feraset deyiniz, öngörü, ileri görüşlülük... Fakat, bir hakkı teslim etmeliyim: Mehmed Beyazıd, sanki Aile’nin üvey çocuğu gbi muamele görüyordu. Hatta, okuyup me’zun olduğu Mektep’lerin me’zuniyyet ve dibloma merasimlerine aile’den hiç kimse katılmazdı, yetim gibi kalırdı. Aile’nin istemediği, arzu etmediği bir evlilik yaptığı için de tamamen dışlanmıştı. Hatta, o kadar ki, Merhûme, Feriha Ferhan Sultan Abla,Hazreti Üstaz’ımızdan mîras, Köşkü ve Köşk’ün geniş arazîsini, muvaza’a tarıkıyla, Ahmed Arif’e satımıştı. Ahmed Arif, Köşkü........
© Önce Vatan
visit website