MOSSAD TUZAKLARI
Netanyahu’nun, ABD Kongresi’nde bir kahraman edasıyla yaptığı ve 49 defa alkışlanan konuşmasının ardından, İsrail’in saldırıları Suriye’nin Golan Tepeleri’ni ve Lübnan’ı da içine alacak şekilde devam ediyor.
2009 yılında yağdırdığı fosfor bombalarıyla Gazze’de canlıların yaşama şanslarını yok eden İsrail, “Ortadoğu’nun 11 Eylül’ü” olarak nitelenen “Aksa Tufanı” (7 Ekim 2023) sonrasında, peşpeşe düzenlediği hava saldırıları eşliğinde uyguladığı katliamla onbinlerce masum insanın hayatlarını kaybetmelerine ve kentin haritadan silinmesine neden oldu.
İsrail’in Gazze katliamıyla yetinmeyeceği, kutsal hedeflerine yürümeye devam edeceği tahmin ediliyordu. “Vaade Edilmiş Topraklar” gibi bir ruhani kamuflaj altında sınırlarını genişletmeyi planlayan İsrail, bu “kutlu hedefine” etkili hamlelerle yürüyebilmek için bir bahane arıyordu.
Bu bahane İsrail’e, 7 Ekim 2023 günü, Hamas tarafından altın tabakta sunuldu. Küresel gelişmeleri arka planlarındaki olası dinemiklerle birlikte değerlendirmeye çalışan yorumcular, 7 Ekim’de gerçekleştirdikleri “Aksa Tufanı”nın Hamas’a hiçbir şey kazandırmayacağını, bunun Mossad tarafından kurgulanmış bir tuzak olabileceğini değerlendirmişlerdi.
Hamas’ın silahlı kanatları olan İzzettin El Kasım, Ebu Ali Mustafa ve El Fetih destekli El Aksa Şehitleri Tugayları ile Ömer El Kasım Güçleri’nin 7 Ekim 2023 sabahı hepbirlikte Tel Aviv’e yönelik başlattıkları “Aksa Tufanı” saldırısı sırasında 1000’den fazla insan ölmüş, binlerce insan yaralanmıştı.
MOSSAD UYUMUŞ MUYDU, YOKSA UYUTMUŞ MUYDU?
Bütün dünya yayın organlarında “Ortadoğu’nun 11 Eylül’ü” olarak nitelendirilen bu saldırıda, Hamas elemanlarının sırtlarına bağladıkları motörlü helikopterlerle uçarak İsrail’in “demir kubbe”sini deldikleri, “İsrail ordusunun ve Mossad’ın uyuduğu” anlatılıyordu.
Bu haberler Hamas ve Hizbullah militanlarına moral kazandırmış olabilirdi, ama olan bitenin bir de arka yüzü vardı. Olayın arkasındaki gerçek dinamikleri görmeye çalışanlar, Hamas’ın “Aksa Tufanı”yla nasıl bir kazanç hedeflediğini anlamaya çalışıyorlardı. Çünkü, “Aksa Tufanı” gibi adı oldukça iddialı olan, fakat İsrail devletini Filistin’i tanımaya razı edemeyecek bir saldırı Hamas’a ne gibi bir kazanç sağlayabilirdi? Yoksa, “Ortadoğu’nun 11 Eyllül’ü” olarak nitelenen “Aksa Tufanı” da, “İkiz Kulelerin El Kaide militanları tarafından vurulması” gibi, bir saldırıya gerekçe olarak kullanılmak üzere kurgulanmış bir algı operasyonu muydu?
1991’de Saddam da, aynı şekilde tuzağa düşürülmüştü. Dönemin ABD büyükelçisi Saddam’la yaptığı biir sohbet sırasında, “Kuveyt sizin 19. vilayetiniz, geri almanıza bizim bir itirazımız olmaz” pohpohlanmasıyla gaza getirilerek Kuveyt’e sokulmuştu. Sonrasını biliyorsunuz; “Bağımsız bir ülkeyi işgal etti” gerekçesiyle ABD başkanlığında biraraya gelen Batılı koalisyon güçleri, Saddam’ın askeri varlığını büyük ölçüde yok etmiş, ülkesini de 36. Paralel boyunca bölmüşlerdi.
1991’deki 1. Körfez Savaşı’yla ordusu yok edilerek parçalanan Irak, 11 Eylül 2001’deki İkiz Kuleler şoku sonrasında, 2003 yılında tek kurşun atılmadan işgal edilmişti. Bugün Irak’ın ne durumda olduğunu görüyoruz.
“AKSA TUFANI” HAMAS TARAFINDAN KURGULANMIŞ BİR TUZAK MIYDI?
Hizbullah Lideri Nasrallah’ın uyarırısı üzerine sonrasında 7 Ekim sonrasında cep telefonu........
© Önce Vatan
visit website