AKDAMAR KİLİSESİ VE ADASININ TECAVÜZ ADASI HALİNE GETİRİLMESİNİN ACI VE HÜZÜN DOLU İBRETLİK HİKAYESİ
Akdamar Adası, tarih boyunca Urartu, Pers, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Akdamar Kilisesi, 10. yüzyılda Urartu Kralı I. Gagik tarafından inşa edilmiştir. Kilise, tarihi boyunca dini ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmış, zamanla Van'ın önemli bir dini merkezi haline gelmiştir.
Gevaş bölgesinde hüküm süren Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak geçiyor. 705 yılında Vard Rştuni'nin adada öldürülerek Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, daha önce Başkale'de (Ağbak) hüküm süren Ardzruni sülalesinin eline geçiyor.
908'de I. Gagik Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman beyleriyle anlaşarak Gevaş'ta (Vostan) kendini Vaspuragan Kralı ilan ediyor ve başkentini adaya taşımaya karar veriyor. I. Gagik adada halen mevcut olan kiliseden başka bir kasaba, saray, çarşı ve liman inşa ettiriyor. Ada üzerindeki sivil yerleşim, 16. yüzyıl başlarına kadar varlığını sürdürüyor. 1535 Osmanlı-İran Harbi'nde sonra adadaki yaşam son buluyor.
16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin bulunmadığı adada, Ermeni Kilisesi ve manastırı, faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. 19. yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin ikamet ettiği kilise ve manastır, 1895 ve 1915 olaylarından sonra tamamen terk ediliyor.
Akdamar kilisesi;
Merkezi kubbeli ve dört yapraklı yonca şeklinde haç planına sahip olduğu görülüyor. Orta mekânda, yüksek kasnaklı bir yapı tercih edilirken, kubbesi iç kısımda olup dışarıdan piramidal külahla çevreleniyor. Kubbenin bu kadar yüksek tutulmasının nedeninin kilisedeki dikey açıyı yakalamak olduğu düşünülüyor. Kiliseye girmek isteyen ziyaretçilerin güney ve batı kısmında yer alan giriş kapılarını kullanmaları gerekiyor.
Kilisenin yüzeyinde kullanılan figürler, oldukça fazla çeşide sahip olduğundan son derece zengin mimari tekniklere sahip olduğu da anlaşılıyor. Aynı zamanda İncil ve Tevrat’tan alınan çeşitli bölümler de bu zenginliği taçlandırarak daha manevi bir görünüm elde edilmesini sağlıyor.
Kilisenin duvarlarında yer alan tarih sahneleri arasında; Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın cennetten kovulması, Hz. Yunus’un denize atılması, Hz. Meryem’in kucağına Hz. İsa’nın verilmesi, Samson Filistinli İkilisi, Aslan ininde Daniel’in bulunması ve ateşte üç İbrani gencinin yakılması yer alıyor. Dönemin mimarisi ve resim teknikleri ile çizilen bu sahneler, kilisenin daha manevi ve estetik bir görünüm kazanmasında etkin rol oynuyor. Kilisenin batı cephesine bakıldığında ise göze ilk çarpan şey, Kral Gagik’in kilise maketini sunan sahnesi oluyor.
Akdamar Kilisesi, mimari zarafeti ve taş işçiliği ile ön plana çıkan önemli bir yapıdır. Kilise, özgün mimarisi ve eşsiz freskleriyle dikkat çeker. Duvarlarındaki freskler, dönemin sanatsal değerlerini yansıtan benzersiz eserlerdir. Kilisenin en ünlü freskleri arasında Hz. İsa'nın hayatı, melekler ve azizlerin tasvirleri yer alır.
Ermeni halkı için çok önemli olan ve hac merkezi olarak kabul edilen Akdamar kilisesi, 2007 yılında restore edilip 95 yıl aradan sonra 2010 yılında tekrar ayine açılmıştır. Ermeniler, bu kiliseyi ziyaret etmeyi, dini bir vecibe olarak görmekte ve kutsal yerlerden biri olarak kabul etmektedirler. Bu nedenle, inanç turizmi açısından çok büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
1100 yıldır ayakta olan Akdamar Kilisesi için, 1951 yılında bir yıkım çalışması başlatılmıştı. O dönemde genç bir gazeteci olan Yaşar Kemal, tesadüf eseri olaydan haberdar oldu ve duruma müdahale ederek kilisenin yıkılmasını engelledi.
Aslen ailesi Van lı olan Yaşar Kemal aynı zamanda Van bölgesine ve Van gölüne hayran bir isimdi.
Ünlü yazar Yaşar Kemal Van Gölü için bakınız neler diyordu:
‘’Van Gölü değil, Van Denizi. Öylesine geniş ki, denizden başkası yakışmaz. Zaten Vanlılar da deniz diyorlar; gümüş tasta bir sudur. Kenarları oya oya işlenmiş bir gümüş tas."
"Dünyada hiçbir göl, hiçbir deniz, hiçbir su Van Gölü’nün maviliğinde olamaz. Masmavi… deli eden bir mavilik. Ne gökyüzünde vardır öyle bir mavi, ne de başka bir yerde. Bir tek mavi uyar bu maviye: Diyarbakır ovasındaki çiçeklerin mavisi. Bir de bir camı kırıp kesitine bakın, işte o mavi."
Akdamar efsanesinin yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşan şekli şöyledir;
Adanın karşı kıyısındaki Gevaş'ta yalnız başına yaşayan bir Müsliman delikanlı varmış Yiğitliği söylenir dururmuş o yörede. Delikanlı gündüzleri gölde balık alar,ve çobanlık yaparmış, gölde saatlerce........© Önce Vatan
visit website