menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ATATÜRK’Ü İSTEMEYEN TEĞMENLERİN HAZİN DRAMI

26 0
25.12.2023

1960 yılında henüz 13 yaşında iken giydiğim Türk Ordusunun Askeri Ortaokul üniforması ile başlayan askerlik hizmetimin muvazzaflık dönemini 1996’da şerefimle tamamladım. Ve 49 yaşımda Topçu Kurmay Kıdemli Albay rütbesi ile emekli subaylık dönemine geçtim. Bugün 76 yaşındayım ve bu toplum beni emekli edemiyor. Sosyal çevremde bana 27 yıldır ismimle değil son rütbemi kullanıp “Albayım”diye hitab ediyorlar.

Emeklilik yaşamımda yeni görevler üstlenmeme rağmen albaylığım yani askerliğim baki kalıyor. Çünkü biz Türkler Ordu-Milletiz.. Bu kavram Türklerin tarih sahnesine çıktığı binlerce yıldan beri asla değişmemiştir. Ve tüm dünya milletleri bizi Ordu-Millet yani asker-millet olarak tanır. Askerlik ve askeri disiplin şuuru kadın erkek her Türkün kanında vardır. Milletimizi askerinden, askerini milletinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Tarih boyunda büyüklü küçüklü 129 egemen devlet kurmuş, imratorluklar oluşturmuşuz. Ve bu millet her yıkılış sonunda geçmişinden kaynaklanan askerlik ruhu ile eskisinden daha güçlü olarak yeniden doğmasını bilmiş ve insanlık tarihini inşa etmeye devam etmiştir.

Ordumuzu ilgilendiren her ciddi olay milletimizin tüm fertlerinin ilgisini çeker. Nitekim son günlerde ülkemiz gündeminin manşet konusu olmaya devam eden Tuzla Piyade Okulunda Atatürkü tanımayan Teğmenlerin bulunduğu haberi her evde tartışma konusu olmuştur.

Tuzla Piyade Okulunda 10 Kasım 2023’te yapılan Atatürk’ü Anma Törenlerinde yakasına Atatürk rozetini bilerek ve isteyerek takmayan ve muhtemelen tarikat mensubu olduğu belirtilen teğmenler ile bu teğmenlere yaptıklarının yanlış olduğunu anlatan Atatürkçü teğmenler arasında çıkan çatışma mahkemeye intikal ediyor. Basit bir fikir çatışması gibi gösterilmeye çalışılan olay ordu içinde çok tehlikeli bir yapılanmanın ortaya çıkan küçük bir bölümüdür. Yani bir buzdağının görünen kısmıdır.

2015’te beni ben yapan aziz ordumuza olan vefa borcumu ödemek üzere ORDU-MİLLET TÜRKLER(I), ORDUYA KÜRESEL SALDIRI(II), ORDUMUZ KUMPAS ALTINDA(III) başlıkları altında toplam toplam 1500 sayfa tutan üç kitap yazdım. Bu kitaplarda benim yetiştiğim ve mensubu olmakla gurur duyduğum Türk Ordusunu anlattım. Burada benim zamanımın askeri değerleri ve yerleşik kurallarına göre yaşadıklarım, deneyimlerim ve bazı önemli gözlemlerimi dile getirdim.

Ordudan ayrıları uzun zaman oldu. Türkiyede siyasi sistem değişti. Sosyo-kültürel pek çok değerler değişti. Ve orduyu ele geçirdiğine kanaat getiren bir grup FETÖCÜ dini tarikat mensupları 15 Temmuz 2016’da silahlı ayaklanma yaptı. Milletimizin de katılımı ve ordunun isyana katılmayan büyük bölümünün gayretleri ile isyan bastırıldı.

Ayaklanmanın ertesi günü tüm yurtta FETÖCÜ teröristlerin yakalanarak yargı önüne çıkarılması operasyonları başlatılmıştır. Bu operasyonlar 8 sene sonra günümüzde de aynen sürdürülmektedir. 15 Temmuz sonrasında görünürde FETÖ ile mücadele ediyoruz diyerek özellikle hedef alınan Türk Ordusu üzerinde yapılan operasyonlar ile askeri gücümüz yıpratıldı. Adeta savaş yapmadan askeri gücümüz kırılmaya çalışıldı.. Meydana gelen köklü değişiklikler ile ordumuz adeta kültürel bir erozyona tabi tutuldu. KKK’nın Genel İhtiyatı konumundaki Jandarma Teşkilatımız, Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığından alındı ve İçişleri Bakanlığına bağlandı. Tüm askeri okullar kapatıldı. Milli Savunma Üniversitesi çatısı altına alınan askeri okullarımız sivillerin yönetimine verildi. Askeri Hastanelerin tümü kapatıldı. Sahillerimizi koruyan Sahil Güvenlik Komutanlığı donanmanın emrinden alınarak İçişlerine bağlandı. Kuvvetler Genelkurmayın emrinden alınarak Milli Savunma Bakanlığına bağlandı.. Disiplin Mahkemeleri ve askeri mahkemeler kapatıldı. Büyük şehirlerimizdeki askeri birlikler şehir dışına........

© Önce Vatan


Get it on Google Play