Kırılmadık Ne Kaldı? - 23
Büyükada göz kırpsa da o muhteşem manzaraya,
Ama Heybeli, ah o Heybeli! Bir başka ada, başka bir hatıra…
Ada vapuru demişler adına, yıllarca iz bırakmış dalgalara. Beyaz bir martı gibi süzülürken, engin maviliklerinde denizin; her yanında izi var, adalarda yaşayan sevgililerin…
Baharı da bir başkaydı adanın, mimozalar süslerdi her yanını, badem çiçekleri ile bezenirdi değirmenin çevresi. Sanki sihirli bir değnek değmişçesine seyredilirdi ufukta beliren sevda tepesi…
Kimi zaman adanın züppelikleri de yansırdı her yana!
Bazen duyulurdu: ‘Erol Büyükburç’un, ‘Little Rosey’si‘ ama çoğu kez adanın sihrine uyardı;
‘Biz Heybeli’de Her Gece Mehtaba Çıkardık…’ isimli o bitmeyen senfonisi…
Sabahın erkenin de uçan martılar, karşılardı ‘Balıkçı Yorgo’yu…’ Teknesinin içi karagöz balıklarıyla dopdolu…
Ada çileği toplamış Ayşe teyzem; gülümseyen çiğdemler arasından daha taptaze, tam reçellik.
Ayyıldız fırınından yeni çıkmış francala ekmek; mis kokusuyla çıtır, çıtır yemelik. Günü karşılardı yosun kokulu tertemiz bir deniz…
Dün;
Yıllar öncesinin özlemiyle gittim, çocukluğumun o sihrine…
........
© Önce Vatan
visit website