Ben Bir Yara Bandı mıyım? – Ali Rıza Gelirli
Sol yanım, acemi yanım, körpe yüreğim, kaç yenilgi atlattın, kaç yalan, kaç hile gördün? Şairaneliğin edasından mıdır şu iktidar denen şeyi becerememen. Yoksa iktidar denen şeyin dönüp, dolaşıp herkesi becerdiğini bilmekte misin alttan alta? Oysa gerçekliğin şairaneliğe meydan okuduğu çağdayız… Adaletin cüssesinin iktidar ceketine sığmadığının farkındayım çoktan. Ondandır, onu sırtıma giymekten çok, ele güne karşı kolumda taşımam.
Devrim daha içimde delikanlıyken ben çocuktum. Şimdi o olgunlaştı; ben yolumun çoğunu yürüdüm. İçimdeki kor belki küllendi ama hâlâ için için yanıyor başka başka edalarla. Farklı farklı olması istenirdi olanın ve bitenin. Ve fakat, ancak, hakikat böyle. Ayrı mı düşmüştük yoksa ayrılmış mıydık rüyalarımızdan? Şimdi bir yara bandı hükmünde algılanmam başka nasıl açıklanır. Terk edilmek yara bandının kaderiydi. Sahi ben terk mi edilmiştim düşlerimden.
Aslında siyaset açısından her birey bir yara bandı değil mi? Böyle olunca siyaset, onunla bir çıkar ilişkisi geliştirmek olmuyor mu? Oysa “çıkar” anlamsız bir şey. Çıkar hesabı yapanlar, giderek kendi türünü yok etmeye götüren bir istikamete yöneldiklerinin nasıl farkında olmazlar, anlayamıyorum. Anlıyorum, anlamasına ama anlamak yetmiyor işte. Anlatmak ve bir biçimde ifade etmek de gerekiyor. Bunun için yeni bir dil ve akıl bulmalı. Ama hâkim dil yeni bir aklı mümkün kılmıyor. Bunu başarıncaya kadar, zorunlu olarak her vakanın faili, en azından olası şüphelisi olmaktan kurtulamıyoruz.
Günlük hayatta karşılaştığım karakterlerin dünyaya; ağaca, kurda, kuşa, böceğe dair tasaları, iyi huylu dertleri olsun istiyorum. Hayat öğretiyor ama bazıları........
© Nokta Haber Yorum
visit website